Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Prof. Hüsamettin Koçan’ın yeni kitabı raflardaki yerini aldı

        Merkeze 45 kilometre uzaklıktaki bir dağ köyü, Bayraktar. Bir okulu ya da bakkalı olmasa da müzesi var! Şaka değil; o zorlu coğrafyada kapısı yıl boyunca açık; yöre halkına yönelik atölyeler düzenleyen, uluslararası sanat gündemine giren sergilere ev sahipliği yapan, her yıl binlerce konuk ağırlayan bir müze Baksı. Gazeteci Aslıhan Lodi, ilk kez 2014’te ziyaret ettiği müze karşısında heyecanlanıp bu özel hikâyeyi kitaplaştırmayı düşünmüş. Kitap, yazarının deyimiyle bir “iyilikleri çoğaltma projesi”nin ikinci halkası. Hatırlayacaksınız, serinin ilk kitabı, “Ali Nesin: Matematik Köyü’nün Delisi” de 2016’da yine Doğan Kitap etiketiyle yayımlanmıştı. Çalışmanın çıkış noktasını “İki profesörün geldikleri kültür ve yaşadıkları coğrafya farklı olsa da yaptıkları iş temelde aynıydı” diye özetleyen Lodi, sanat camiasının en sevilen isimlerinden Hüsamettin Koçan’la köyde geçen çocukluğunu, sanat eğitimini, akademik kariyerini ve müzeyi konuşmuş. “İşine ve Türkiye’ye aşkla bağlı bir sanatçının hayatı ve kurucusu olduğu Baksı Müzesi’nin ilham verici hikâyesi, gelecek için umut tazelemenizi sağlayacak” sözleriyle tanıtılan kitap sanat camiasının, eğitimcilerin ve çocuklukla ilgili özel mesajlarıyla en çok da anne-babaların ilgisini çekecek. HT Pazar'dan Deniz Kuzucan'ın haberi...

        REKLAM

        ‘Emek ve üretimden yana umudum var’

        “Maalesef çocuklar günümüzde okulla ev arasında bir koridora giriyor. Anne-babalar çocuğunu sinemaya, tiyatroya ya da spora götürmüyor. Çocuğuyla çok az arkadaşlık yapıyor. Zaman da yok tabii buna. Devamlı “Şunu yapma, bunu yapma, kaç puan aldın?” Az puan aldıysa “Eyvah şimdi koleje nasıl gideceksin!” Üniversite deseniz ayrı bir dert. Bütün bunların üzerinden çocuğun güven duyacağı ve kendi olacağı bir dünya olamayacağını daha baştan ona empoze ediyoruz. Çocuk bizim yüzümüzde o paniği görüyor. Sınava giriyor; anne orada, anneanne orada, baba da gelmese ilgisiz adamdır ha! Kimisi dua ediyor. Yahu bırakın çocuk hayatın bir parçası olarak gitsin sınava ve orada kendi mücadelesini versin. Başarırsa o başarsın, başarmazsa da o kaybetsin. Benim umudum insanın emeğinden ve üretimden yana bir umut. Geçen gün biriyle konuşurken biraz da kızdım; ‘Namus iştir, ahlak iştir’ dedim. Şaşırarak baktı iş ile namus arasında ne gibi bir ilişki olabilir diye. Vicdan da odur bence.”

        REKLAM

        Uluslararası sanat gündemine giren sergilere ev sahipliği yapan Baksı Müzesi’nde yöre halkına yönelik atölyeler düzenleniyor.

        ‘Asıl öğretmenim ait olduğum coğrafyadır’

        “Çocukluğumuzda ‘Nereye gidiyorsun, ne yapıyorsun?’ gibi bir baskı yaratılmadı üstümüzde. Küçücük köyün sınırları içinde çok özgürdük. Hiçbir şeyden korkmazdık. Çok kıymetli bir şey bu. İnsanda sonsuz güven uyandıran bir hal. Çocukluğum daha çok güven üstünden beslenmiştir. Korkular vardı; cadı hikâyeleri, ormandaki ayılar, kurtlar ya da ‘Gece uzağa gidersen cin çarpar’ gibi şeyler de anlatılırdı ama asıl, temel insan ilişkileri güvene dayalıydı. İnsanı müthiş besleyen haldir. Okulda, sanat eğitimimde çok şey öğrendim ama asıl öğretmenim ait olduğum coğrafyadır, tabiatla olan ilişkimdir... Orada değişimi gördüm, büyümeyi gördüm, çiçek açmayı, tohum vermeyi gördüm. Onu izlemek çok büyük bir şans. O sizde bir zaman ve gelecek kavramı oluşturuyor. Her şeyin aynı kalmayacağına dair bir bakış açınız oluyor. Tüm bunlar çok değerli... Hayatın kendi içinde bir devinimi olduğunu görüyorsun. Yaşamdaki sürekliliği fark ediyorsun.”

        REKLAM

        ‘Köyümle aramda kopmayacak bir bağ var’

        “İstanbul’a ilk geldiğim yıllarda, 1963-1964’te yani, uzun bir süre çok yorulup sıkıldığım zamanlarda rüyamda köye giderdim. Sonra rüyalarım bizim köyü terk etti. Zamanla baktım mesafeler çok uzadı, özlem arttı. Bu sefer kalkıp gittim. Orasıyla aramda çok güçlü, kopmayacak bir bağ var. Neden derseniz, çok güzel bir çocukluk yaşadım. Amcamın oğlu Ziya’yla çok iyi anlaşırdık. Akşam yemekten sonra yorganlarımızı kolumuzun altına alır, “Bu gece nerede uyuyalım?” diye dolanırdık etrafta. Mesela ay ışığının pırıl pırıl olduğu harman yerinde ya da yakın zamanda restorasyonunu yaptığımız köy meydanındaki tarihi konağın balkonunda yatardık. Konuşa konuşa uykuya dalardık. O zamanlarda evlerin mutfaklarında akan su da yoktu tabii; sabahları gelinler konağın oradaki çeşmeden su almaya giderdi. Bakır testiler taşa çarpınca çok güzel sesler çıkarırdı. Çok hoştu o su sesiyle uyumak, uyanmak. Hâlâ zaman zaman hatırıma gelir. O günkü gibi kulağımdadır.”

        REKLAM

        ‘Yaşar ağabeyden çok şey öğrendim’

        “Galiba 90’lı yıllara doğru tanıştık, ortak bir dostumuz sayesinde. Aslında beni duymuştu. Benim hayatımda ise her zaman vardı. Zamanla yoğunlaştı ilişkimiz. Ondan çok şey öğrendim. Geleneğin önemini, sürdürülebilir ilişkinin çok değerli olduğunu öğrendim. Kendi öyküsüne sadakat duymanın güzelliğini öğrendim. Gelip geçici konulara yüz vermemeyi öğrendim. Çok yakın, çok dost, çok sevecen ve çok sahici bir insandı. Benim için çok kıymetliydi. O dönemde birlikte çok zaman geçirdik. Son yıllarda daha az görüştük, köyde uzun süreler kaldığım için. Hatta bana biraz kızıyordu bu yüzden. Maalesef müzeye gelemedi ama filmlerini gördü. “Bu çok büyük bir şey, burada hayat var” demişti.”

        Baksı Müzesi kütüphanesi

        ‘Babam üzülmesin diye okumaya başladım’

        “Köyde öyle hayaller filan görmek yoktu. 12 yaşlarında amca çocuklarımız evlenmeye başlamışlardı. Bizim de aklımızda öyle şeyler vardı galiba. Buluğa yaklaşıyorsunuz, daha çocuksunuz belki ama bizim orda erken olur evlilikler. Kızlar 12-13 yaşında gelin olurdu eskiden. Yani o zamanlar evlenip barklanmak gibi niyetlerimiz vardı. Okuma hedefimizse kesinlikle babamdan geliyor: “Bu çocuklar ne olursa olsun okuyacaklar” dedi. Babam olmasaydı bu müze olmazdı. Açıkçası babam üzülmesin diye okumaya başladım! Sonradan okumayı sevdim ama.”

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa