Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Müzik Piano Turca: O filmlerin müziklerini yapmak isterdim
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Ressamı bilinmeyen, 1700'lü yıllarda yapılmış ve Hollanda'daki Rijksmuseum envanterine kayıtlı olan tablonun, 1970'e kadar Halep şehrini tasvir ettiği düşünülmekteydi. Prof. Dr. Semavi Eyice, Türk Tarih Kurumu tarafından 1970'te düzenlenen bir konferansta sunduğu "Ankara'nın Eski Bir Resmi" başlıklı bildirisinde, yapmış olduğu analizlere yer vererek, tablonun Ankara'yı tasvir ettiğini belgeledi.

        Yeni albümünü bu tablo için yapma fikriyle yola çıkan Piano Turca, Hollanda Amsterdam Rijksmuseum'dan tablonun telif izinlerini alarak, Ankara Rahmi M. Koç Müzesi'nin yönlendirdiği akademisyen ve danışmanlarla tablo üzerine görüştü ve albüme yön verecek noktaları belirledi.

        REKLAM

        Piano Turca, 'Ankara Manzarası' tablosundan yola çıkarak hazırladığı albümle ilgili Habertürk'ün sorularını cevapladı.

        Üçüncü albümünüz 'Bir Ankara Manzarası' yayınlandı. Bir tablodan bir albüm yapma fikri nasıl aklınıza geldi?

        'Ankara Manzarası' adlı tabloyla Ankara Rahmi M. Koç müzesine yaptığım bir ziyaret sırasında tanıştım. Tablo ilk bakışta ilgi çekici figürlere ve tarihi yapılara yer vermesiyle bende bir keşif arzusu ve merak duygusu uyandırdı. Bazı detayları keşfettikçe tablonun bir albüme ilham olması fikri ortaya çıktı. Bir sanatın bir başka alandaki sanatla yeniden anlatılması ve bunu yaparken Ankara şehrinin tarihine dokunulması benim adıma çok keyifli bir yolculuktu.

        REKLAM

        Albümde 12 bestenin senfonik düzenlemeleriyle birlikte toplamda 24 parça bulunuyor. Senfonik versiyonları da eklemenizin özel bir nedeni var mıdır?

        Piyano her şeyden öte kendimi her seferinde yeniden keşfetmemi sağlayan ana enstrümanım. Bestelerimi de piyanoyla yapıyorum ve saf piyano müziği benim için çok değerli. Diğer yandan Ennio Morricone, Hans Zimmer, Yann Tiersen ve Yanni gibi müzisyenlerin yaptığı film müzikleri ve bu müziklere getirdikleri senfonik yorum hep ilgimi çekmiştir. Ben de bu örneklerden etkilenerek senfonik düzenlemelere ilk albümümden bu yana yer veriyorum. Hem senfonik hem de piyano düzenlemelerinden ayrı ayrı keyif alıyorum ve dinleyicilerle her iki düzenlemeyi paylaşmak adeta bir Piano Turca geleneği haline geldi.

        Ankara Rahmi M. Koç Müzesi ve Amsterdam Rijksmuseum albümün neresinde bulunuyor?

        'Ankara Manzarası' tablosunun sergilendiği Ankara Rahmi M. Koç Müzesi'nin her aşamada albüme çok kıymetli katkıları oldu. Özellikle tablo ve Ankara tarihi hakkındaki araştırmalarımızda konuya hakim uzmanlarla görüşmemize olanak sağlamaları albümü ileri noktaya taşıdı. Tabloyu envanterinde bulunduran Amsterdam Rijksmuseum ise telif hakları konusunda gerekli izinleri sağlayarak projenin gerçekleşmesine büyük katkı sundu. Onların desteği ve inancı olmadan böylesi bir projenin hayata geçirilmesi mümkün değildi. Bu vesileyle tekrar kendilerine teşekkür etmek isterim.

        REKLAM

        YouTube kanalınız Türkiye'nin en çok izlenen yerli piyano kanalı özelliğine sahip. Sosyal medya çağındayız ve her şey bu platformlardan ilerlerken, internet ve sosyal medya tarafından ortaya çıkış süreciniz nasıl oldu? Neler önerirsiniz?

        Her şey piyanoyla çalmaktan keyif aldığım birkaç şarkıyı internete yüklemem ile başladı. O günden bugüne adım adım daha geniş bir aile olurken, hep yaptığımdan keyif almayı amaçladım. Devamında gelen beste, albüm ve film müzikleri de yapmaktan yine keyif aldığım işlerin bir yansıması. İnternet ve sosyal medya ürettiklerinizi bağımsız ve aracısız şekilde sunabilmenize imkan veriyor. İzlenmelerden daha kıymetlisi bence bu keyifle üretmeye devam edebilmek. Ürettiklerini sosyal medya üzerinden paylaşmak isteyenlere naçizane önerim keyif alarak, kendilerine eleştirel yaklaşarak adım adım ilerlemeleri. Bunu yaparak sabırla çalıştığınızda kitlenize mutlaka ulaşıyorsunuz.

        'Hadi Be Oğlum' filmi fragman müziğinde ve reklam filmlerinde cover eserleriniz yer aldı. "İstanbul'un Rum Mimarları' belgeseli ve 'Tatlı Rüyalar', 'Araf' ve 'Dazlak' gibi kısa filmlerin müziklerini yaptınız. Yeni albümün tarzı da film müziklerini çağrıştırıyor. "Şu filmin müziğini ben yapmalıydım." dediğiniz bir film var mı?

        Hikâyelerden yola çıkarak eserler üretmeyi çok keyifli buluyorum. Şarkıya ayrı bir duygu kattığına inanıyorum. Bu sebeple hikâyesi olan filmler için müzik yapmak da mutluluk verici. Türk filmlerinden 'Babam ve Oğlum' ve 'Ayla', yabancı filmler arasından ise 'Hayat Güzeldir' için film müziği yapmayı çok isterdim. Film müzikleri arasından en imrendiklerim ise 'Amelie' ve elbette 'Selvi Boylum Al Yazmalım'ın müzikleridir.

        Asıl mesleğiniz olan bilgisayar mühendisliği ile müziği bir araya getirdiğiniz çalışmalarınız oluyor mu? Birbirinden besleniyor mu yoksa müzik sizin için tamamen başka bir dünya mı?

        Bana kalırsa hem müzik hem de bilgisayar mühendisliği dünya çapında gelişmeleri sürekli takip etmeniz gereken iki alan. Bu bakış açısıyla birbirlerini beslediklerini düşünüyorum. Elbette müzikal üretim aşamasında bilgisayar bilgimin teknik anlamda faydasını da görüyorum fakat diğer yandan müzik kendimle baş başa kalmama, kendimi kendime yeniden anlatmama vesile oluyor. Bu apayrı bir keyif ve mutluluk. Bu açıdan müziğin hayatımda izlenme ve gelir kaygısından uzak, izole ve kendi dünyamla bir tutku olarak kalması hep tercihim.

        'Anadolu Dilinde Piyano' sloganınızla müzikseverlere anlatmak istediğiniz nedir?

        Müzik ve sanat şüphesiz ki evrensel fakat sanatçıların yaşadıkları kültürden ve çevreden etkilenmemeleri de imkânsız. Her sanatçı gibi ben de yaşadığım çevreden, Anadolu'nun insanından ve kültüründen etkilenerek üretiyorum. Diğer yandan Piano Turca mahlasını seçerken Mozart'ın ünlü eseri 'Rondo Alla Turca'nın (Türk Marşı) hikâyesinden etkilendiğimi söylemeliyim. Bildiğiniz gibi bu eseri Mozart'ın Mehter müziğinden etkilenerek bestelediği rivayet edilir. Bir kültürün bir başka kültürden esinlenerek, aslında her iki kültürden de izler barındıran bir eser ortaya çıkarması fikri bana ilgi çekici gelmiştir. 'Anadolu Dilinde Piyano' sloganıyla yola çıkarken aslında tam da bu fikirle, bu kültürden olmayan bir dinleyicinin de kendisinden bir şeyler bulabileceği fakat aynı zamanda Anadolu kültürünü de duygu ve ruh olarak barındıran eserler ortaya koyabilmeyi amaçlamıştım. Bu doğrultuda da ilk albümden itibaren pek çok yabancı paydaşı da süreçlerimize dahil oldu. Onların bakış açısının bu müziği evrenselleştirdiğini düşünüyorum. Geldiğimiz noktada dinleyicilerimin yarısının yurt dışı kaynaklı olması da bana göre doğru yolda adımlar attığımın da bir göstergesi.

        Bugünlerde neler dinliyorsunuz?

        Kişisel olarak bir şarkıyı popüler olduğu anda dinlemeyi reddetme gibi bir reflekse sahibim. Bir şarkıyı tarz ayırt etmeden kendim keşfetmeyi sanırım daha çok seviyorum. Son dönemlerde Thomas Bergersen 'Innocence', Hans Zimmer 'Rust' şarkılarının yanı sıra benden daha farklı tarzda müzik yapan 'Altın Gün' ve 'Hey! Douglas' en çok dinlediğim sanatçılar arasında.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa