Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nasuhi Güngör CHP-DEM ittifakının boyutları

        31 Mart yerel seçimlerine doğru ilerlerken, uzun süredir devam eden bir müzakerenin sonuç verdiğini gördük. CHP ve DEM Parti İstanbul ve Mersin’de bazı ilçelerde, muhtemelen de bazı illerde ittifak yapacak. DEM Parti, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere pek çok büyükşehir ve ilde aday çıkardığı için, bu ittifakın “genel” bir anlam taşıyıp taşımadığı üzerinde hayli ilginç tartışmalar bizi bekliyor.

        Bugüne gelmeden, 2023 seçimlerinden bir geçiş yapmak konuyu daha anlaşılır kılabilir. O dönem Yeşil Sol adını alan HDP’nin, 6’lı Masa ittifakıyla olan ilişkisi de farklı tartışmalara neden olmuştu. Milletvekili seçimlerinde sol ittifakla birlikte hareket ederken, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı adayını desteklemişlerdi.

        Meselenin düğümü buradaydı. O dönem ittifak içinde yer alan siyasi partilerin DEVA dışındaki üyeleri, HDP’nin varlığını “var ama aslında yok” kıvamında tutmaya gayret etti. İYİ Parti kendi tabanından gelen tepkileri yatıştırmak için sıkça ya geçmişteki bazı siyasi denklemlere atıfta bulundu. Yahut terörle ilgili sert mesajlar vererek kendi cumhurbaşkanı adayına destek veren HDP’yi görmezden gelmeyi tercih etti.

        Tablo gerçekten o denli karmaşık mıydı? Kesinlikle hayır. HDP, sadece CHP lehine değil, 6’lı Masa/Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayına destek olmak için aday çıkarmadı. Yani kelimenin tam anlamıyla ittifak ortağıydı. Nitekim milletvekilliği seçimlerindeki oy tablosuna bakınca bu desteğin ne denli sahici olduğu da ortadaydı.

        Bu büyük muhalefet bloğu, hem parlamentodaki çoğunluğu, hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerini kaybetti. HDP de kaybedenler listesinde yerini aldı.

        SİYASAL İÇ KANAMA

        İşte bugünkü adıyla DEM Parti içinde devam eden, ancak yerel seçim tartışmalarının gölgesinde kalan iç kanamanın böyle bir geçmişi var. Buna 2019 seçimlerinde özellikle İstanbul seçimlerini etkileyen destekleri de eklenince partinin “Verdiğimiz destekler anlamlı siyasal sonuçlar üretmiyor. Ayrıca yok sayılmaya devam ediyoruz” tartışması kendi tabanında kuvvetle devam ediyor. Anlamlı siyasal sonuçlar meselesinin Türkiye siyasetinde “ekonomi” temelli olduğu da herkesin malumu.

        Bu kırılmanın asıl 1 Nisan sonrasında sonuçlar üreteceğini düşünenlere katılmakla birlikte; yerel seçimde ortaya çıkacak tablonun da DEM çizgisindeki muhtemel gelişmeleri hızlandıracağını öngörüyorum.

        KENT UZLAŞISI MI, BÜYÜK İTTİFAK Mİ?

        Dönelim bugüne. İstanbul’da iki ilçe. Özellikle Esenyurt kritik, çünkü muazzam bir seçmen sayısına sahip. Başka iller ve ilçeler söz konusu.

        Bunları ayrıntılarına girmeden aktarmamın bir tek nedeni var. Gayet açık ki asıl hikaye İstanbul büyükşehir seçimleri üzerinde düğümleniyor. Dolayısıyla diğer il ve ilçelerde kurulan ya da kurulmayan ittifaklar bu tablonun asıl dinamiklerini yansıtmıyor. Kent uzlaşısı gibi başlıkların sahici olmadığı çok açık.

        DEM tarafı gayet iyi biliyor ki İstanbul seçimlerinin sonuçları Türkiye siyasetinde stratejik sonuçlar üretecek. Başak Demirtaş’ın adaylık çıkışını bastırıp geri çekilmeye “ikna” ettikten sonra İstanbul adayını çıkardılar. Demirtaş’ın çıkışından Kandil-DEM hattının bu denli ürkmesi, “1 Nisan sonrası” diye adlandırdığımız dönemin kodlarına dair önemli ipuçları verdi.

        Dolayısıyla CHP-DEM arasındaki “uzlaşı”, öyle “Türkiye’nin bazı bölgelerinde var, bazı yerlerde yok” diye tanımlanacak parçalı bir ittifak değil. Aksine seçim yaklaştıkça göreceğimiz üzere Ekrem İmamoğlu’na destek olmak için oluşturulmuş bir hamle. Ankara’da aday çıkarmalarının ise Mansur Yavaş’ın elini rahatlattığını düşünüyorum.

        DEM’in İstanbul adayı var, evet doğru. İki ittifak ortağı da gayet iyi biliyor ki aday çıkarmadan verilecek bir destek, İstanbul’da özellikle İYİ Parti ve Zafer Partisi’nden gelmesi muhtemel oylarda kırılma oluşturacak. Dahası oy oranlarını kestirmek mümkün olmasa da, CHP’nin milletvekili listelerinde ortağı olan dört partiden de oy almalarının önünü kapatacak. Kendilerini muhafazakar ve belli ölçüde liberal olarak tanımlayan bu partilerin İstanbul denkleminde nerede olacakları sorusunun cevabı sayısal olarak değil, seçim sonrasındaki süreçlerde daha önemli olacak.

        AKŞENER-İMAMOĞLU

        Özellikle İmamoğlu cephesinin İstanbul’da İYİ Parti kadrolarına yönelik hamleleri, buradan daha fazla oy çekmeye yönelik. 2019 seçim sonuçlarını ikinci turun tepkisel rakamları üzerinden okumayı dayatan algı operasyonları tüm hızıyla devam ediyor. Bu aslında İmamoğlu’nun çok küçük bir farkla kazandığı ilk turda kendi hanesinde yer alan oylarda bugün yaşanan kayıpların üzerini örtmeye yönelik.

        Meral Akşener’in 2019’da bizim desteğimizi görmezden geliyorlar eleştirisiyle başlayan süreç bugün karşılıklı öfkeye dönüşmüş durumda. Saraçhane’deki sahneden bugünlere gelen ilginç bir hikaye.