Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Öne Çıkanlar 'Onları incelemek istedim'

        Güven Kıraç...

        Sinema kariyeri Zeki Demirkubuz'un 10 ödüllü 'Masumiyet'i ile başladı.

        Ardından 'Gemide', 'Laleli'de Bir Azize', 'Salkım Hanım'ın Taneleri', 'Duvara Karşı', 'Gönül Yarası', 'Hacivat ile Karagöz Neden Öldürüldü', 'Takva', Kavşak'... Ve diğer 21 diğer film.

        Bol ödüllü filmler...

        26 yılda 29 film.

        Bir de 'Kafalar Karışık'...

        Toplam 30 film...

        Güven Kıraç'ın yanı sıra Metin Akpınar, Erkan Can, Cihan Ünal, Perihan Savaş ve Erhan Yazıcıoğlu'nun 'Kafalar Karışık'da rol almayı neden kabul ettiği yönünde kafalar bir hayli karışık.

        Kafası karışık olanların kafalarını karıştıran nokta şu; 'böylesine kariyeri olan oyuncular Youtuberlar'ın filminde, amiyane tabirle bebelerin filminde ne işleri var?'

        Güven Kıraç, Habertürk'ten Mehmet Çalışkan ile yaptığı röportajda 'Kafalar Karışık'ta neden rol aldığı, kariyeri ve sinemayı bekleyen tehlikeyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

        REKLAM

        Oldukça bereketli bir sezon geçiriyorsun. Önce 'Müslüm', şimdi de 'Kafalar Karışık'... Ocakta ise 'Organize İşler - Sazan Sarmalı' gösterime girecek. Neler hissediyorsun?

        Kariyerimin bütününü baktığımız zaman festival filmlerinin ağırlıkta olduğunu görürüz. Bu yıl daha ticari sinemaya göz kırptığım bir yıl oldu. Büyük, 'konvansiyonel sinema' dediğimiz filmler içinde yer aldım.

        Youtuberlar hakkında daha önceden ne kadar bilgiye sahiptin ne kadar ilgi duyuyordun?

        'Kafalar Karışık'tan teklif gelince genç arkadaşların kimler olduğuna baktım. Zaten kulağım bu konuda hep doluydu. Youtuberlar hayatımıza girmiş bir mesele. Ben de böyle yeniliklere çok kayıtsız kalmak istemedim. İçinde bulunmamın, genç arkadaşlara destek vermemin onlara da bana da iyi geleceğini düşündüğüm için 'Kafalar Karışık'tan gelen teklifi kabul ettim. Elbette çok ilgi duyduğum bir alan değil. Belki de yaşım gereği... Çağın getirdiği yeniliklere, yeni olgulara, yeni oluşumlara kayıtsız kalmak istemiyorum. Onlara bakmak, onları incelemek, ne olduğunu anlamak için önce işin içine girip sonra işime geleni-gelmeyeni tasnif etmek istiyorum. Filmin ilk gösterimini Almanya'nın Köln şehrinde yaptık. Oradaki ilgi bir hayli fazlaydı. Zannediyorum burada da çok büyük bir ilgi olacak. Ben tatlı, güzel, romantik komedi izledim. Eli-yüzü düzgün, 'illa güldüreceğim' fikrine çok odaklanmamış, kendiliğinden, doğal, tatlı bir film. Bir yol komedisi, romantik komedi...

        Youtuberların sinemaya adım atması hakkında ne düşünüyorsun?

        Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, biraz ticari kaygılar ağırlıklı. Çok büyük fanları var. Youtuberlar'ı çok büyük bir kitle takip ediyor. Onların sinema yolculukları nasıl olur bilemiyorum. Bir moda da olabilir, gün gelir bitebilir. Bu şekilde birkaç film daha yapabilirler. Biraz da arz-talep meselesi. 'Kafalar Karışık'ın nasıl karşılanacağı, sevilip sevilmeyeceği, izlenip izlenilmeyeceği ya da hangi oranda izleneceği onların yol haritalarını belirleyecek.

        'Kafalar Karışık'ta Youtuberlar'a Güven Kıraç'ın yanı sıra Metin Akpınar, Erkan Can, Perihan Savaş, Cihan Ünal ve Erhan Yazıcıoğlu da destek verdi.
        'Kafalar Karışık'ta Youtuberlar'a Güven Kıraç'ın yanı sıra Metin Akpınar, Erkan Can, Perihan Savaş, Cihan Ünal ve Erhan Yazıcıoğlu da destek verdi.

        Youtuberlar'a sinema yolculuklarında neler tavsiye edersin?

        Her zaman işi ciddiye almak lazım. İlla konservatuvar eğitim almaş olmaları gerekmiyor. Zira konservatuvar mezunu olmayan ama çok iyi oyuncularımız var. Youtuberlar da oyunculuğun eğitimini almamışlar ama pratik bir zekaları var. Kendilerine göre bir auraları var ki onları o kadar insan onları takip ediyor. Dolayısıyla o auralarını, akıllarını, zekalarını kullanarak doğru senaryolar seçerek bir parça da olsa süreklilik arz edebilirler. Senaryolarına iyi bakmaları lazım. Çünkü her şeyin başı senaryo.

        'Bol ödüllü Güven Kıraç'ın bu filmde ne işi var?' diyenlere net cevabın ne olur?

        Her zaman iyi bir filmlerde olmak için uğraştım. Kariyerimdeki filmlerin hemen hemen hepsi festivallerden ödül almıştır. Arada da dünyadaki tüm aktörlerin yaptığı gibi bazı komedi filmlerine göz kırpıyorum.

        Günümüzde izleyicinin genel beğenilerini nasıl değerlendirirsin?

        Sinemaya gitmek lazım. Salonlar bir bir kapanıyor. Bu duruma canım çok sıkılıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte herkes filmleri evde izlemeye başladı. Oysa ki filmler sinema salonlarında izlenmezse, üretenler bir sonraki filmi yapma cesaretini de maddi - manevi becerikliliklerini de kaybeder.

        1985 - 1995 arasına dönme tehlikesinden mi söz ediyorsun?

        Dilerim dönmeyiz. Kötü olur. Dönmesin. Bir ara yılda 7 - 8 film yapılıyordu. Filmsizlikten Antalya Film Festivali'nin yapılması tehlikeye girmişti. O kötü günlere dönmeyelim. O kötü günlere dönülmemesi ancak filmlerin sinema salonlarında izlenmesiyle olur.

        İzleyiciye mesajı verdin. Peki o günlere dönülmemesi için sizlere, sektöre ne gibi görevler düşüyor?

        Biz daha ne yapabiliriz? Taksim Meydanı'nda bir kendimi yakmadığım kaldı. Film çekiyoruz. O filmleri izleyiciye en iyi şekilde sunmanın peşindeyiz. Daha yapacağımız bir şey yok. Oyuncunun elinden gelen iş, filmin içinde görevini iyi bir şekilde ifşa etmek. 'Adım Hıdır, elimizden gelen budur' misali... Bir de şu konuya değinmek istiyorum; komedi filmlerini çok seviyoruz, çok izliyoruz. Komedi filmlerine 6 milyon kişi gidiyor diğerlerine 6 kişi. Arada uçurum oluyor.

        Neden öyle oluyor?

        Sıkılma kaygısı gibi bir algı oluştu. Yanlış bir algı... Oysa insanın dramatik filmleri de izlemeye de ihtiyacı vardır. Gülmek nasıl ihtiyaçsa ağlamak, hüzünlenmek de öyle. Sadece gülmenin peşine düşmek biraz çiğlik, öbür filmlere haksızlık oluyor. Diğer film türleri ve ödüllü filmler kesinlikle sıkıcı değildir.

        Hayatınızın bu döneminde kendini nasıl hissediyorsun?

        Enerjimi yüksek hissettiğim tiyatroya ağırlık vermek istediğim bir dönemdeyim. 'Gece Sempozyumu'nu sahneliyorum. İkinci bir oyun daha hazırlıyorum. Onun da Almanya'da sahneleyeceğim. Ayda üç gün Almanya'ya uçacağım. Zamanım yettikçe, senaryoları beğendikçe sinemada da olacağım. Bir taraftan da dizi devam ediyor. Her tarafa yetişmeye çalışıyorum.

        Yeni oyunu sadece Almanya'da mı sahneleyeceksin?

        Evet.

        Neden?

        Öyle planladım. Oyun daha çok Almanya'da yaşayan Türklerle ilgili ama üst yazıyla oynayacağız, Almanlar da seyredebilecek. Oyun, komedi türünde.

        'Gece Sempozyumu'nda olaylar, bir anne, üç oğlu ve ortalıkta olmayan bir babanın etrafında gelişiyor.
        'Gece Sempozyumu'nda olaylar, bir anne, üç oğlu ve ortalıkta olmayan bir babanın etrafında gelişiyor.

        2013'te 'Özür Dilerim'in yapımcı da oldun. Sonra yapımcılığın devamı gelmedi. Neden?

        O filmi yapmak için Yol Yapım adında bir şirket kurmuştum, hâlâ da açık. Önümüzdeki yıllarda belki 2019'un içinde bir film yapma düşüncem var. Üzerinde çalışıyoruz. Yapımcılığa devam edeceğim.

        Neden yapımcılık yapmak istiyorsun?

        Çünkü filmin sahibi de olmak istiyorum. Haklarımızı alamıyoruz. Her taraftan bağırıyoruz 'Haklarımızı verin' diye... Vermiyorlar. Müzisyenler haklarını alıyorlar, onlar becerdiler o işi. Devletin de el atması lazım. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da 'Oyuncuların da haklarını verin' diye masaya yumruğunu vurması lazım.

        Yapımcılık zordur ama değil mi?

        Stresli bir iş. Şirketin ismini de 'hayat doğumdan ölüme bir yol' diyerek Yol Yapım koydum. Yolda yürürken aklıma gelen hikâyeleri anlatmak istiyorum. Manifestosu öyle...

        'Özür Dilerim', sinemaya zihinsel engelli bir adamın hüzünlü hikâyesini taşımıştı.
        'Özür Dilerim', sinemaya zihinsel engelli bir adamın hüzünlü hikâyesini taşımıştı.

        İlk filmin bol ödüllü 'Masumiyet'... Geriye dönüp baktığında kariyer tablonda neler görüyorsun?

        Sıkı bir kariyerimin oluştuğunu görüyorum. Çok önemli sinemacıların, yazarların, rejisörlerin kendi kariyerlerinde önemli yeri olan filmlerde yer alma başarısını göstermişim. 'Masumiyet', 'Duvara Karşı', 'Salkım Hanım'ın Taneleri', 'Gönül Yarası', 'Takva'... Hepsi birbirinden kıymetli, festivallerden ödüller almış filmler.

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa