Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Neslihan Atagül ve Ekin Koç HT MAGAZİN'e konuştu

        HT MAGAZİN/ Mehmet ÇALIŞKAN

        Yeni nesil oyunculardan Neslihan Atagül ile Ekin Koç, Abdullah Oğuz’un yönettiği Güney Kore filmi ‘A Millionaire’s First Love’dan uyarlama ‘Senden Bana Kalan’da bir büyük aşkı beyazperdeye taşıdı.

        Neslihan Atagül... Henüz 23 yaşında. Kariyerine 5 televizyon dizisi, 3 sinema filmi ve aralarında Türk sinemasının iki efsane ismi Türkan Şoray ve Cahide Sonku adına verilen ödüllerin de bulunduğu 5 ödül sığdırdı. ‘Yaprak Dökümü’deki ‘Deniz’ karakteriyle başladığı kariyerinde 9 yılda oldukça büyük yol kat ederek yeni nesil oyuncular arasında yıldızı en çok parlayanların başında geliyor.

        Ekin Koç... Başka yapacak işi olmadığı için üniversitede işletme okurken akrabasının kolundan tutup oyunculuk kursuna götürmesiyle kamera karşısında başlayan kariyerine, 3 yılda 2 televizyon dizisi ve bir sinema filmi sığdırdı.

        Neslihan Atagül ile Ekin Koç, 7 yıl sonra ilk kez bir sinema filmi yöneten Abdullah Oğuz’un ‘Senden Bana Kalan’ filminde buluştular. ‘A Millionaire’s First Love’ adlı Güney Kore filminden uyarlanan ‘Senden Bana Kalan’ın senaryosu Levent Kazak’a ait. Dedesinin vasiyeti üzerine Adatepe Köyü’nde bir yıl yaşamak zorunda kalan ‘Özgür’ ile orada hayatına giren ‘Elif’in aşk hikâyesinin konu edildiği film romantik-dram türünde.

        'Senden Bana Kalan’ın hangi özellikleri size ‘Ben bu filmde varım’ dedirtti?

        Neslihan Atagül: Tabii ki yönetmenin Abdullah Oğuz olması. Aynı zamanda da canlandırdığım ‘Elif’in sahip olduğu özellikler de ‘Senden Bana Kalan’da rol almam için cezbedici bir unsur oldu. Çünkü ‘Elif çok güçlü bir karaktere sahip, birçok olumsuzluklara göğüs gerebiliyor. Belki de birçok kişinin dayanamayacağı noktada ‘Elif’ asla pes etmiyor. ‘Elif’e göre, kader insana yolları değil, yol ayrımlarını veriyor. Severek sevilerek hayallerinin peşinden gidiyor. İşte bu özellikleri beni fazlasıyla etkiledi ve ‘Elif’i canlandırmayı çok istedim.

        Ekin Koç: Bir projeye dahil olmak için birçok faktör var. Bunların benim için en önemlisi, hikâyedir. ‘Benden Sana Kalan’ın hikâyesi muhteşem. O muhteşem hikâyeyi Abdullah Oğuz gibi bir yönetmenin yorumlayacak olmasının benim için olan değeri büyüktü. Canlandırdığım ‘Özgür’ün yolculuk sırasında yaşadığı değişimler, kırılmalar cezbediciydi. Hikâyenin başındaki ‘Özgür’ ile sonundaki ‘Özgür’ arasındaki fark öylesine etkileyiciydi ki. Bütün bu unsurların toplamında ‘Senden Bana Kalan’da rol almak benim için oldukça değerli hale geldi.

        Böylesine etkilendiğiniz ‘Elif’ için özel bir çalışma yaptınız mı ve karakterin size kazanımları oldu mu?

        N.A.: Elbette canlandırdığım her karakter için bir çalışma yapıyorum. ‘Elif’ için de yaptım. Onun nasıl bir kişiliğe, ruh haline sahip olduğu, davranışları, olaylar karşısında tepkileri konusunda hayaller kurdum. Abdullah Oğuz ile ‘Elif’in nasıl biri olduğu yönünde fikir alışverişinde bulundum. Bana kazanımlarının ne olduğu konusunda henüz bir yorumda bulunmam mümkün değil. Elbette etkilendiğimiz karakterlerden kazanımlarımız oluyordur. Ne var ki o kazanımların neler olduğunu kelimelendirmek için belli bir zamana gereksinim vardır.

        İlk sinema filminizde Abdullah Oğuz gibi bir ustayla çalışmış olmak strese neden oldu mu?

        E.K.: Abdullah Oğuz, uzun bir zamandan sonra sinema filmi yönetti. Belli ki ‘Senden Bana Kalan’ın hikâyesinden etkilenmiş. Abdullah Bey gibi bir ustanın daha önce sinema filmi deneyimim olmamasına rağmen benimle çalışması elbette gurur verdi, özgüvenimi artırdı. Başta bir stres yaşamış olsam da kendisiyle tanıştıktan sonra çekimler sırasında bir sıkıntı yaşamayacağımı, stres içinde olmayacağımı anladım. Her şeyden önce iyi bir insan. İyi kalpli insanlarla çalışırken her şey yolunda gider. Ayrıca açık fikirli ve karşı tarafın bir konu hakkında ne düşündüğünü önemseyen yönetmen olması da uyuşmamız konusunda önemli bir unsur oldu. Bütün bunların sonucunda son derece verimli çalışma süreci geçirdik.

        Sinema filmi için biraz geç kaldığınızı düşünüyor musunuz?

        E.K.: Aslına bakacak olursak oyunculuk kariyerimin henüz başındayım. 3 yıldır oyunculuk yapıyorum. Bu süreçte 2 televizyon dizisinde rol aldım. ‘Senden Bana Kalan’dan önce de bazı sinema filmleri için teklif aldım. Klasik bir ifade olacak ama aklıma yatan işleri kabul ediyorum. Şartlar uygun olursa ve kendimi o işe ait hissedersem ‘Ben varım diyorum’. Her yıl belli sayıda iş yapmak gibi bir düşüncem ve planım yok.

        "GOOGLE ALTAN DERLER"

        Vahide Perçin ile Altan Gördüm’den aldığınız dersler konusunda nasıl bir yorum yaparsınız?

        E.K.: Hastalığına denk geldiği bir dönem olduğu için ne yazık ki Vahide Hanım’la pek çalışma olanağım olmadı. Altan Bey ile çalıştım. Altan Bey, gördüğüm en donanımlı insanlardan biri. Zaten kendisine ‘Google Altan’ diyorlar. Aynı zamanda son derece nazik biri olan Altan Bey’den ders almış olmak benim için büyük bir şanstır.

        Oyunculuk sizin için ne ifade ediyor?

        E.K.: Oyunculuk bana keşfetme olanağı veriyor. Oyunculuk hayatımın amacı değil, hayatı keşfetmedeki aracımdır. Oyunculuk yaparken hayata yönelik keşiflerimden büyük bir zevk alıyorum.

        N.A.: Ekin’e katılıyorum. Benim için de bir keşif. Oyunculuğu bir iş olarak görmüyorum.

        "SAYISAL HEDEFLERİM YOK"

        5 televizyon dizisi, 3 sinema filmi 5 ödül. Bunlar yeterli mi yoksa az mı?

        N.A.: 9 yıldır oyunculuk yapıyorum. Bugüne kadar olan çalışmalarım yeterli mi yoksa az mı bilemem. Çünkü önüme sayısal bir hedef koymuş değilim. Bir hedefim varsa bana uygun görülen karakterleri en iyi şekilde canlandırarak birlikte çalıştığım insanları mahcup etmemek, izleyiciye karşı mahcup olmamaktır.

        Bu kadar çok ödüllü olmanıza rağmen sinema filmleri arasındaki uzun zaman aralığı neden?

        N.A.: Az önce Ekin’in de söz ettiği gerekçeler benim için de geçerli. İçime sinerse, kendimi o projenin içinde görüyorsam, aklıma yatıyorsa, heyecanlanıyorsam ‘Ben varım’ diyorum. Bu durum sinema filmleri için de televizyon dizileri için de geçerli.

        İşletme okuyan birisi neden oyuncu olmak ister?

        E.K.: Açıkçası oyunculuk yapmak gibi bir düşüncem yoktu. Başka yapacak bir işim olmadığı için üniversitede işletme okuyordum. Ümit Gündüz adındaki akrabam bir gün beni kolumdan tutarak oyunculuk kursuna götürdü. Böylelikle oyunculuğa başlamış oldum.

        Üniversiteyi zoraki mi okuyordunuz?

        E.K.: Okul iyi olmuş, bölüm iyi olmuş, bunların aslında hiçbir önemi yok. Önemli olan okuldan sonra ne yapacağımız. Ne yazık ki bizim eğitim sistemimizde okuldan sonra ne olacağı konusu meçhuldür. Bilmediğimiz sularda yüzüyoruz. Ben de ne olacağımı, ne yapacağımı bilememe boşluğu içerisindeydim. Oyunculuk kursundan sonra şansım yaver gitti ve bugün Abdullah Oğuz’un filminde rol aldım.

        Üniversiteyi bitirdiniz mi?

        E.K.: Okul işi biraz karışık. Üniversitedeki kaydım devam ediyor aynı zamanda açıktan sosyoloji de okuyorum.

        Sosyolojiyi neden okuyorsunuz, oyunculuk için mi?

        E.K.: Sosyoloji, insan bilimi, doğa bilimi hangi işle uğraşırsanız uğraşın fayda sağlayacak bir bölüm. Hayatı tanımayı, daha farklı görebilmeyi, gördüğünüz şeyin ne anlama geldiğini kavrayabilmeyi öğreten bir bölüm. Oyunculuğum açısından, hayata bakışım açısından, yaşayışım açısından her türlü faydası olacaktır. Oyunculuğa başlamamla sosyoloji okumaya karar vermem aynı zamana denk geldi.

        "NASIL UMUT BEKLENDİĞİNİ BİLMİYORUM"

        5 yıl arayla iki kez ‘Umut Veren Oyuncu’ ödülünü alan biri olarak umutları ne ölçüde gerçekleştirdiğinizi söyleyebilirsiniz?

        N.A.: Zamanında o ödüller bana layık görülmüş. Görenlere teşekkür ediyorum. Benden nasıl umut bekliyorlar açıkçası onu da bilmiyorum. Benim bir çizgim var ve onun dışına taşmak istemiyorum. Adam akıllı bir oyuncu olarak zaman zaman geriye baktığımda pişmanlık yaşamak istemiyorum. Bu şekilde umutları karşılayabiliyor muyum onu da bilmiyorum.

        Türkan Şoray adına verilen bir ödülü kazanmak ve kendisinin vârisi gösterilmenin kariyerinize etkisi ne oldu?

        N.A.: Türkan Şoray gibi birinin adına verilen ödülü almak ve kendisinin vârisi gösterilmek beni onoıre etti. Bunun dışında kariyerimde ekstra bir değişiklik olmadı. Ben yine Neslihan’ım.

        Hayalini kurduğunuz yerde misiniz?

        N.A.: Onu bilmiyorum. Hayalim ne onu da bilmiyorum. Sadece şunu diyebilirim iyi bir oyuncu olmak istiyorum.

        9 yılda 5 ödül aldınız zaten iyi bir oyuncu olduğunuzun göstergesi değil mi?

        N.A.: Bilmiyorum. Ödül almak bunu mu gösteriyor onu da bilmiyorum. İnsanlar böyle düşünüyorsa ne mutlu bana. Ama ‘İyiyim’ diyebilmek çok zor. Kendim için bunu söyleyemem.

        NESLİHAN ATAGÜL'ÜN ÖDÜLLERİ

        Altın Koza Film Festivali Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü (İlk Aşk-2007)

        Tokyo Uluslararası Film Festivali En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Araf- 2012)

        Altın Koza Film Festivali Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncusu Ödülü (Araf- 2012)

        Moskova Film Festivali Şimdinin ve Geleceğin En İyi Oyuncusu Ödülü (Araf-2012)

        Sinema Yazarları Derneği Ödülleri Cahide Sonko En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ( Araf -2012)

        BURÇLAR

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa