Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Sağlık İlaç prospektüslerinde umutsuz hastalara umut olan değişiklik
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Klinik pratikte en sık rastlanan karaciğer anormallik nedeni metabolik nedenli yağlı karaciğer hastalığıdır. Bugüne kadar karaciğerin kronik hastalıkları arasında (Siroz ve karaciğer kanseri de dahil) en sık karşılaşılan neden hepatit B ve hepatit C virüsleri idi. Hepatit C günümüzde ilaçla yok edilebilen bir enfeksiyona dönüşmüş durumda. Hepatit B ise dünyada belirli sıklıkta görülse de Türkiye’de gerek aşı uygulamaları gerek toplumsal farkındalığın yüksek olması nedeniyle her geçen gün azalmaktadır. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, metabolik nedenli yağlı karaciğer hastalığının, kilolu ve obeziteli birey popülasyonu nedeniyle sıklığı ve şiddeti her geçen gün daha da artan bir hastalık olarak birinci sırada yer aldığını söylüyor.

        Prof. Dr. Metin Başaranoğlu
        Prof. Dr. Metin Başaranoğlu

        KARACİĞER NASIL YAĞLANIR?

        Normal koşullarda sağlıklı bir karaciğerde belli miktarda yağ bulunur. Sağlıklı karaciğerde olan bu yağ, karaciğer hücrelerinin normal işleyişi için gereklidir. Sıfır yağ olan bir karaciğer yaşamla bağdaşmaz. Belli miktarda olması gereken bu yağ miktarının vücutta artmasına “karaciğer yağlanması” adı verilir. Günümüzde bu miktarın normal kabul edilen sınırı karaciğer ağırlığının yüzde 5’i kadardır ve bu aşılmamalıdır. Yağlı karaciğer yapabilen başlıca nedenler yaşanan bölgeye göre değişir. En sık görülen iki neden aşırı alkol tüketimi ve/veya metabolik karaciğer hastalıklarıdır. Daha az rastlanan nedenler ise hepatit C hastalığı ile bazı ilaçlar olarak sıralanır.

        3 KİŞİDEN BİRİNDE METABOLİK NEDENLİ KARACİĞER YAĞLANMASI VAR

        Yazının konusu olan metabolik nedenli karaciğer yağlanması günümüzde en sık rastlanan sorundur. Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Bugün sokaktan rastgele seçtiğimiz ve batın ultrasonografisi (karın) yaptığımız her 3 kişiden 1’inde karaciğer yağlanması buluyoruz. Bunun nedeni halkımızın aşırı kilolu olmasıdır. Her 3 kişiden 2’sinin aşırı kilolu ya da obeziteli olduğu düşünüldüğünde daha fazla kiloyla yaşayan bireylerde diğerlerine oranla daha şiddetli karaciğer yağlanması sorunu yaşandığı bilinmektedir. Obeziteli bireylerin vücut kitle indeksi 30’dan büyük iken aşırı kilolu olanlarda 25-30 arasındadır” diyor.

        BU BELİRTİLERİ DİKKATE ALIN!

        Bu sorunun varlığı halinde hastalarda en sık görülen yakınma, karnın sağ üst tarafında (karaciğerin olduğu yerde) dolgunluk ve ağrı hissidir. Bazı hastalar halsizlik ve yorgunluk tarif ederler. Sorunun varlığında neredeyse hiç olmayan şey sarılık ve vücutta kaşıntıdır. Yağlanmış karaciğer büyür ve hacimlenir. Ağrı ve dolgunluk hissinin nedeni karaciğerin üzerini örten zarın (soğan zarı benzeri) aynı derecede genişleyememesinden kaynaklanır.

        REKLAM

        EN ÖNEMLİ RİSK FAKTÖRLERİ

        *Alkol

        *Kilo

        *Tip 2 diyabet

        *Kan trigliseridi yüksekliği

        *Bazı ilaçlar (Kortizol, bazı antibiyotikler vb)

        YAĞLI KARACİĞER TANISI NASIL KONUR?

        Yağlı karaciğer tespiti hasta yatar pozisyondayken, karın üstünde, ucuna jel sürülmüş probu gezdirerek karaciğer gibi solid organlara bakan transabdominal ultrasondur. Klinik pratikte en çok bu yöntem kullanılır. Bunun nedeni hem ucuz hem de kolay ulaşılması, hekim ve hastanın fazla zamanını almamasıdır. İkinci sırada klinik kullanımı az olup hastayı küçük oranda radyasyona maruz bırakan ve yağlanmayı tespit eden ileri inceleme yöntemi olan bilgisayarlı tomografi (BT) tekniği bulunur. Üçüncü sırada magnetik rezonans (MRI) görüntüleme tekniği gelir. Son sırada ise yağlı karaciğer tanısında kullanılması gerekmediği halde başka nedenlerle gerçekleştirilen bir teknik olan karaciğer biyopsisi yer alır.

        REKLAM

        ELASTOGRAFİ NEDİR?

        Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, teknolojideki ilerlemelerin kendilerine günümüzde hangi hastanın siroza geçiş yapabileceğini ya da geçtiğini 2 dakika içinde gösterebildiğini söylüyor ve “Benimde günlük poliklinik rutinimde elimin altında olan ve her hastamda karaciğer değerlendirmesinde kullandığım ‘Elastografi’ (fibroscan) cihazı bu amaç için geliştirilmiştir. Ultrason, BT, MRI gibi cihazlar bu amaçla kullanılamaz ve verdikleri sonuçlara güvenilemez” diyor.

        KARACİĞER YAĞLANMASINDA RİSKİ YÜKSEK OLANLAR

        *Aşırı kalorili beslenmesine rağmen buradan gelen kaloriyi vücudundan atmak için yeterli fiziksel aktivite göstermeyenler.

        *Sindirime ihtiyaç duymayan şekerli meşrubatları aşırı tüketenler.

        *Doymuş yağ ve trans yağ tüketimi olanlar.

        *Az fiziksel aktivite yapanlar

        *Yukardakilere ek olarak fazla alkol tüketenler

        NE ZAMAN TEHLİKELİ OLUR?

        Karaciğer yağlanmasının hafif olduğu evrede biraz yorgunluk biraz da halsizlik hissedilebilir. Sorun ilerlediğinde bazı kişilerde kronik karaciğer hastalığı gelişir. Tehlikeli olan bazı kişilerde bugün neden olduğunu tam olarak anlaşılamayan şekilde siroz gelişmesidir. Bu noktada iyi haber metabolik karaciğer yağlanması olanların çok azının kronikleşmesi ve bunların çok azında siroz gelişmesidir. Günümüzde siroz geliştirenlerde az da olsa genetik yatkınlık olabileceği düşünülmektedir. Bu konuda yayınlarda sorumlu bazı aday genlere dikkat çekilse de klinik pratikte henüz toplumun geneline sunulacak bir kan veya laboratuvar testi bulunmamaktadır.

        REKLAM

        KARACİĞER YAĞLANMASINI ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?

        Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Karaciğer yağlanması önlenebilir bir sorundur. Avcı toplayıcı döneme dönersek, fiziksel aktivitenin üst seviyede olması ve besin kaynaklarının sınırlı ve doğal kaynaklardan (meyve ve sebzeyi) geldiği şekilde tüketilmesi buna en iyi örnektir.

        Çalışmalar bize, karaciğer yağlanması olanların basit yağlı dönemde başlangıç kilolarının yüzde 3-5’ini vererek bile yağlanmayı azalttıklarını ya da bu sorundan kurtulduklarını göstermektedir. Elastografik inceleme, kronikleşmiş karaciğer yağlanması olanların (iltihaplı ve sertleşmiş) biraz daha fazla kilo vermesi gerektiğine işaret etmektedir. (Mevcudun yüzde 7-10’u) Siroz aşamasına gelenlerde ise sirozun evresine de bağlı olarak (özofagus varis, karında asit vb.) kilo vermek tek başına yeterli değildir. Benim de içinde olduğum çok merkezli uluslararası çalışmalarda çözüm için karaciğer yağlanmasının evresine göre farklı ilaçlar kullanılıyor. Unutulmamalı ki karaciğer yağlanması tedavi edilebilir bir sağlık sorunudur ve kişiye özel yaklaşım gerektirir” diyor.

        BESLENMEYE DİKKAT!

        Bu sorunun tedavisinde sağlıklı düşük kalorili beslenme ve fiziksel aktivite esastır. Günlük kalori tüketimi azaltılmalı, meyve ve sebze tüketimi artırılmalıdır. Kişi işlenmiş früktoz ile tatlandırılmış yiyecek ve içeceklerden uzak durmalı, doymuş yağ ve trans yağdan da kaçınmalıdır. Avrupa’da 9 ülkeyi kapsayan karşılaştırmalı bir diyet çalışmasının sonucuna göre (Atkinson diyeti, ketojenik diyet, düşük kalorili yağsız diyet ve Akdeniz diyeti karşılaştırması) yağlı karaciğer hastalarına en iyi gelen diyetin Akdeniz tipi beslenme olduğu bulunmuştur.

        REKLAM

        KARACİĞER YAĞLANMASI SİROZA VEYA KANSERE DÖNÜŞÜR MÜ?

        Uzmanlara göre metabolik nedenli karaciğer yağlanmasının siroz veya karaciğer kanserine dönüşme olasılığı oldukça düşüktür. Aksi halde, toplumun üçte birini etkileyen bu durumun sonuçları maddi ve manevi olarak çok büyük olur. Prof. Dr. Metin Başaranoğlu konuyla ilgili olarak, “Problem şu ki, biz siroz hastalarını klinik pratiğimizde hâlâ siroz geliştikten sonra fark ediyoruz. Örneğin hasta safra kesesi ameliyatına giriyor ve operasyon sırasında karaciğeri ufak, büzülmüş, sararmış (sirotik) görülüp karın kapatılarak bize gönderiliyor. Başka bir örnekte ‘Üst gastrointestinal sistem kanaması’ olarak tanımladığımız varis kanaması ile geliyor. Bu korkunç senaryoda hasta ağzından ve boğazından fışkırarak kanayıp aniden 2-3 litre kan kaybedebiliyor.

        Karaciğer yağlanmasına bağlı kanserleri ise çok daha az görüyor, bu sorunla sıklıkla siroz sonrası karşılaşıyoruz. Toplumda sıklığı çok yüksek bir sorun olan metabolik nedenli karaciğer yağlanması gelecekte karaciğer sirozu ve karaciğer kanseri ile karaciğer naklinin en önemli nedeni olacaktır.

        TEDAVİSİ NASIL?

        Elastografide karaciğerinde sadece yağlanma görülen kişilerin kilo vermeleri sorunun çözümünde yeterli bulunur. Karaciğer sertleşmesi görülen hastalar daha fazla kilo vermeli ve bunu birkaç yıl gibi uzun döneme yayıp bir daha kilo almamalıdır. Bu sorun küçük bir grupta ilaç tedavisi gerektirir. Bu grupta olanların hepatologlar tarafından yakından takip edilmesi gerekir. Hastalığın, “Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi” (FDA) ile “Avrupa İlaç Ajansı” (EMA) ilaç uygulamaları merkezlerince onaylanmış bilinen bir tedavisi bulunmamaktadır.

        ÇOK ULUSLU ÇOK MERKEZLİ ÇALIŞMALARA TÜRKİYE’DEN KATKI

        “2015 yılından bu yana benim de dahil olduğum bir düzine çalışmayı yurtdışı merkezlerle bağlantılı olarak yürütüyor, Türkiye olarak bu çalışmalara farklı üniversitelerimizle destek veriyoruz.” diyen Prof. Dr. Metin Başaranoğlu devam ediyor; “ Bu çok merkezli ve çok uluslu çalışmaların nedeni hastaları oldukça sık rastlanan metabolik nedenli karaciğer yağlanmasının neden olabileceği sirozdan korumaktır Klinik çalışmalar kapsamında kullandığımız ilaçlar; şeker, kolesterol, iltihap ve fibrozis üzerine etkilidir. Çalışmanın anlaşılması için örnek vermem gerekirse, kullandığımız ilaçlardan biri halk arasında ‘zayıflama ilacı’ olarak bilinir ve diyabet hastalarına rapor karşılığı verilir. Bu ilacın zayıflama etkisi nedeniyle karaciğere iyi geldiği bilgimiz dahilinde. Bunun ilaç prospektüsüne yazılabilmesi için bu bilginin dokümante edilmesine ihtiyaç var. Yaptığımız çalışmalarla bunu gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz.”

        İLAÇLA TEDAVİ EDİLEMEYEN HASTALARA TEDAVİ ŞANSI

        Bu noktada yapılan işlem, ilaçla tedavisi olmayan hastalara tedavi olma şansı verilmesi olarak açıklanıyor. Çalışma başlamadan önce Sağlık Bakanlığı güvencesinde ve üniversite etik kurullarından onay alınıyor. Hasta seçiminde özellikle siroz geliştirmiş ya da geliştirmek üzere olanlar tercih edilirken basit yağlanması olan ve siroza gitme olasılığı olmayanlar çalışmaya alınmıyor. Çalışmaya katılacak merkezlerin seçimi tamamen yurtdışında bulunan yerleşiklerce yapılıyor. Seçimde belirleyici olan unsurlar arasında, merkez yöneticisinin, yurtdışı çalışma deneyimi, karaciğer yağlanması ile ilgili yaptığı uluslararası çalışma, konuşma ve yayınlar ile konuya belli bir seviyenin üstünde bilimsel katkısı ve yurtdışı tanınırlığı olması gibi özellikler sıralanıyor. Bu merkezlerde yapılan çalışmalarla, tedavisi olmayan bir sorun nedeniyle siroz geliştirme olasılığı olan hastaları siroza gitmekten kurtarmak, yaşam beklenti sürelerini artırmak ve daha kaliteli bir yaşam sürmelerini sağlamak amaçlanıyor. Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, “Bu çalışmalarla zaten bilinen bir hastalık için daha iyi bir ilaç aramıyoruz. Siroz geliştirmiş ya da kısa sürede geliştirme olasılığı olan umutsuz karaciğer yağlanması hastalarına bir şans veriyoruz” diyor.

        REKLAM
        ÖNERİLEN VİDEO
        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa