Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Edebiyat Her okura hitap eden kitaplar

        Bestseller düşkünlerine... HT Cumartesi'nden Kürşad Oğuz'un haberi...

        KAPALI KAPILAR ARDINDA

        Grace, ailesinin reddettiği down sendromlu kardeşine seve seve bakan bir kadın. Bu yüzden sevgilileri tarafından terk edilmiş, ama onu bırakmamış. Bir gün parkta karşısına kardeşine çok sıcak davranan Jack çıkıyor. Yakışıklı, kibar, çok başarılı bir avukat. Birbirlerini seviyorlar, “Gerçek aşkımı buldum” hissiyatıyla bir yastıkta kocamaya karar veriyorlar. Ve fakat balayı günü Jack ortadan kayboluyor, bilahare acı gerçekler ortaya çıkıyor. Geçmiş bugüne yansıyor ve dışarıdan mutlu görünen evlilik Grace için kurtulması imkânsız bir kâbusa dönüşüyor. Eskiden borsacı olan B.A. Paris, bu ilk romanıyla haftalarca ABD’de çoksatanlar listesinde kaldı.

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        “Kafam çok karışmasın, biraz gerileyim ama sonunu da tahmin etmekten haz duyayım” diyenler.

        B. A. Paris, Çev: Mehmet Gürsel (Doğan)

        GÖKTEKİ BÜTÜN KUŞLAR

        Patricia 6 yaşında, hayvanlarla konuşabilen, kuşlara düşkün bir kız. Hayali doğaya kaçmak, cadı olmak. Bu yüzden diğer çocuklara uyum sağlayamaz, ailesi ve okulundan baskı görür. Laurence da başka dünyaların peşindedir. Zamanda iki saniye ileri gitmeyi sağlayan ama işe yaramadığını düşündüğü bir makine icat etmiştir. Onun da çocukluğu ailesinin ilgisizliğiyle geçer. Patricia ile Laurence’ın kaderleri bir gün kesişir. Zaman ilerlerken tehlikeler ve mucizeler de artar. Aralarındaki bağ kuvvetlenir... Hugo Ödülü sahibi yazardan, Time’ın 2016’nın En İyi 10 Romanı listesine girmiş bir kitap. Bilimkurgu ve fanteziyi duygusallıkla harmanlayan, absürd bir sentez...

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        “Çocukluğuma döneyim, Boris Vian okuduysam onu hatırlayım, Elon Mask’vari bir hayat kurgulayım” diyenler.

        Charlie Jane Anders, Çev: M. Boran Evren, (İthaki)

        Bilim tarihi sevenlere

        İCATLARIN ÖYKÜSÜ

        Çimento ilk kez Romalılar tarafından kullanıldı. Şimdi en çok faydalanan biziz herhalde. Klasik Yunan’ın yaratıcı mühendisi Arkhimedes vidayı geliştirip burguya dönüştürdü; kanallardan su çekmek için. Şimdi buna ihtiyaç yok ama su bitiyor. Felemenk kartograf Mercator, 16. yüzyılda dünyanın yuvarlak yüzeyini bir düzleme aktarmanın matematiksel yolunu buldu. İnsanlık şimdi o yüzeyi yerle yeksan etme peşinde. Ampulden doğum kontrol hapına, çengelli iğneden klimaya... Edison’dan Biruni’ye, Kopernik’ten İbni Sina’ya... Antik çağlardan bugüne farklı icatların öyküsü ve mucitleri var kitapta. Bizim bu öyküleri nasıl sonlandırdığımız ayrı mesele.

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        Bence herkes. İcatların hikâyesi hep büyülüdür. İnsana hayatında açılımlar sunar.

        Shobhit Mahajan, Çev: Güner Nazlı Aral (Hep Kitap)

        FELSEFENİN ÖYKÜSÜ

        “Başlangıçtan beri merak, insanlığı felsefe yapmaya itti” demiş Aristoteles. O bunu söylemeden bir süre önce Sokrates baldıran zehriyle idam edilmişti. Sofistike felsefesiyle Atinalı gençleri yozlaştırmak yani onları meraklandırmakla suçlanıyordu. Kaçma fırsatını kullanmadı, bunu suçluluğunu kabul olarak gördü. Onun ardından geçen 23 yüzyılda düşüncesi yüzünden öldürülen başkaları da oldu, ama merak bitmedi. Kitap bu bağlamda, antik çağlardan bugüne düşünce akımlarını, felsefi ekolleri, düşünürleri anlatıyor. Agnostiklerden aydınlanmaya, Frankfurt Okulu’ndan şüphecilere... Foucault’dan Hobbes’a, Machiavelli’den Descartes’a hepsi burada...

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        Elbette merak edenler. Başka fikirlere ziyadesiyle açık olanlar. “Felsefe yapma” demeyenler.

        C. Delius-M. Gatzmeier-D. Sertcan-K. Wünscher, Çev: Ayşegül Gürsel Duyan (Hep Kitap)

        Meraklı büyüklere

        İŞTE Z KUŞAĞI

        En önemli özellikleri her daim online oluşları; bu yüzden çalışacak bir yer varmış, yokmuş onlar için fark etmiyor. Başka bir dilleri var ki, ‘işaret dili’ demek abartılı olmaz; emojiler, kısaltmalar, modern bir argo... Gerçekçi, hırslı ve bağımsız oldukları söyleniyor ama ben pek emin değilim. Neticede bu arkadaşlara “Z Kuşağı” deniyor. Kuşaklar hakkında çalışmalar yapan David Stillman oğluyla birlikte Z Kuşağı’nı diğerleriyle karşılaştırmış. Yüzlerce CEO ve Z Kuşağı’ndan gençle konuşarak iş yapış biçimini ve iş alışkanlıklarını nasıl değiştireceklerini incelemişler.

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        Arayı açmak istemeyenler, bir miktar empati duygusu olanlar, anne-babalar.

        David - Jonah Stillman, Çev: Duygu P. Kayıhan - Ferhat Erduran, (Kültür Üniversitesi Yayınları)

        DİKTATÖRLERİN ÇOCUKLARI

        Carmen, Svetlana, Li Na, Edda, Zoya, Kolya isimleri sizin için bir şey ifade etmiyor elbette. Onlar, geçen yüzyılın en büyük diktatörlerinin çocukları. Sırasıyla Franco’nun, Stalin’in, Mao’nun, Mussolini’nin, Çavuşesku’nun, Lukaşenko’nun. Başkaları da var elbette. Bir kısmı babalarının izinden gitmiş, verilen rolü benimsemiş, iktidarın nimetlerinden faydalanmış; bir kısmı ise yaşamlarını mutsuzluk ve acı içinde sürdürmüş. İki Fransız yazar, söz konusu diktatörlerin çocuklarıyla ilişkilerini anlatıyor kitapta. Bu babalar işleri bitip eve döndüklerinde nasıl bir portre çiziyordu? Bu çocuklar, babaları işteyken yanlarında nasıl muamele görüyordu? Kitapta.

        REKLAM

        KİM OKUMALI?

        Tarihe başka bir pencereden bakmak isteyenler, “Nefret ve acıma duygusunu birlikte yaşayım” diyenler.

        Jean-Christophe Brisard - Claude Quetel, Çev: Olcay Kunal (Yapı Kredi)

        ‘ÜÇ KIZ KARDEŞ’E DÖRT SORU

        Dönüş’çüler açık ara önde’

        İclal Aydın, yeni romanı “Üç Kız Kardeş - Beni Bırakıp Gitme Bir Yere”de Ayvalık’ta yaşayan Türkân, Dönüş ve Derya’nın hikâyesini anlatıyor. Anne ve babalarıyla mutlu bir çocukluk geçiren kardeşler büyüdüklerinde hayatın zorluklarını, yaptıkları seçimlerin önemini daha iyi anlar, geçmişle yüzleşmeye başlarlar. Akla gelen dört soruyu İclal Aydın’a sordum.

        Türkân mı, Dönüş mü, Derya mı?

        REKLAM

        ‘Üç kız Kardeş’i çıktığı gün okuyup bitiren bir senarist arkadaşımın kafası kızlara değil anneleri Nesrin hanıma takılmıştı. “Böylesine idealist, iyi kalpli bir öğretmen kadın çocuklarının hayatlarıyla ilgili nasıl böyle kararlar verebilir” diye sordu. İşte mesele bu... Her anne kendi içindeki karmaşadan, kırıklıklardan, özlemlerden, hırslardan bir parça bırakıyor çocuğuna. Üç kız kardeş bir araya geldiğinde annelerinden kalan arızalar ve güzel yanlarla bir bütün, adeta tek bir kadın oluyor. Kitap beklediğimden hızlı okunmaya ve yorumlanmaya başladı. Daha bir hafta olmadan sosyal medyada gördüğüm kadarıyla Dönüş’çüler açık ara önde. Ardından Türkân sevenler geliyor.

        Mutlu çocukluk mutlu geleceğin garantisi mi?

        Dönüş’ün hatıra defterine yazdığı gibi, “Bu kadar mutlu muyduk yoksa bende kalanları ben mi böyle bütünledim?” Çocukluk ne olursa olsun saflığıyla, kaygısızlığıyla güzel. Kitabı Cunda’da yazdım. Ayvalıklı sevgili dostlarım uzun uzun çocukluklarını, gençliklerini anlattılar. Kitapta geçen Köfte Nurettin, Odak Pastanesi, eski garaj... Hepsi Ayvalık’ın 80’li yıllarının şahane hatıralarıydı onlar için. Gelecek kaygısı yaşadıkça öğrendiğimiz, içimize yerleşen bir hastalık. Yine de mutlu bir çocukluk insanı hayata başka türlü bağlıyor.

        İyi doğar ve büyüdükçe mi kötüleşiriz?

        Evde üç kedim var. Üçü de yavruydu geldiğinde. Biri çok kindar. Bebekliğinden beri. Biri inanılmaz titiz. Yere dökülen suyu bile temizler patisiyle. Biri çok cazgır, işi gücü diğerlerinin ne yediği ne içtiği... Onlara bakarken birbirlerini ne çok etkilediklerini görüyorum. Cazgır olan mesela titiz olanı taklit ediyor, o da temizlik yapmayı öğrendi. En büyükleri onlar yapıyor diye olmadık yaramazlıkları yapmaya başladı. İnsan da böyle. Neye bakarsa ona dönüşüyor. Dönüşebilmek mümkün, buna inanıyorum. Hepimizin içinde iyi ve kötü parçalar var. Hangisini öne çıkaracaksın? İşte bu öğrenilen kısmı. Zekân kötülüğe mi yoksa tersine mi çalışacak?

        REKLAM

        Gitmek kurtuluş mu?

        Kimine vazgeçmek, yenilgiyi kabullenmek kurtuluş gelir, kimine bırakıp kaçmak. Dönüş’e başta kolay gelen yenilgisini kabullenmekken, Derya için kaçıp gitmek. Fakat roman boyunca her biri diğerinin geçtiği kapıdan geçiyor, her biri ötekinin duygusunu anladığı bir günü mutlaka yaşıyor. Üç Kız Kardeş burada bitmiyor. Son üç romanım da birbiriyle bir şekilde bağlanıyor. Umarım, 2019 Şubat’ta okuru yeni bir sürpriz bekliyor.

        İKİ TAVSİYE

        İyi şiir her derde devadır. İş Kültür, Can Yücel’in şiir kitaplarını yeniden yayımlıyor. Son çıkanlar “Alavara,” “Gece Vardiyası,” “Gezintiler” ve “Maaile.” Bazı şiirlere Yücel’in el yazısı da eklenmiş. Yapı Kredi de “Arkaik Yunan Şiiri Antolojisi” ile Kazım Taşkent dizisine önemli bir eser daha ekledi. 3000 yıl öncenin derlemesinde Semonides ve Hipponaks’ın hicivleri de var, Sappho ve Alkaios’un aşk hasreti de.

        REKLAM

        Maaile Can Yücel İş Bankası Yayınları

        Arkaik Yunan Şiiri Antolojisi Erman Gören Yapı Kredi Yayınları

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa