Gençlerbirliği-Beşiktaş maçı yazar yorumları

BAKKAL 'SÜPER' MARKETİ BİTİRDİ!

UMUR TALU

Milli takımdan azı mutlu, çoğu yorgun, kırgın dönen 9 oyuncu. Esasen milli takım oyuncusuGönülveAtiba’yı da katınca 11 kişilik süper market. Kalecisiz hem de!

Kağıt üstünde ciddi fark. Tabii saha kağıttan değil. İlk 11’inizin iki kanadını kenara koyup iki ilk 11 oyuncusuyla başlayabilmek lüks. Esas santrforunu kanada koymak aşırı lüks. Aşırı lüks de israf. Herkesi birden kaybediyorsun.

Mecburi rotasyon Beşiktaş’ın balans ayarını bozdu. Ayarsızlıktan gol geldi. Gençlerbirliği zaten cesur ve emekle, yürekle başlamıştı.Yavru’yu ortaya,Uğur’u sık sıkSerdar Özkan’ın önüne atarakBakkal, Beşiktaş’ın ayarını baştan bozmuştu.

Gol Caner’in hücum ve orta gücü yanında savunmasının zayıflığını kanıtladı. İki Ahmet ona fazla geldi!

Beşiktaş’ta anormal top kaybı. Top bir Beşiktaşlı’dan diğerine bir türlü ulaşamadı. Sanki takımın gözleri bozulmuş; bir hafta bambaşka takımlarda, bambaşka taktiklerle oynamak şaftı yamultmuştu.

Görmeyen, koşmayan, top kazanamayan, top kaybeden... Takım diyeceğim ama o zaman takım olunmuyor zaten!

2. devre ayar düzeltmek üzere 2 değişiklikle başladı. O da kırmızıya çarpıldı.Babel’in en kısa maçı. Kas, göz, sinir, kontrol bitkinliği işte! Oğuzhan’ın, Cenk’in hali de öyle. Quaresma’yı ayıralım yine.

Beşiktaş aşırı milli takım oyuncusunun, aşırı rotasyonun, aşırı kadro derinliğinin kurbanı! Zengin kadronun derdi büyük! Bir Kosovalı, Bir Karadağlı yetti! Beşiktaş’a son 5 dakika yetmedi.

Züğürdün emeği ve mütevazı Bakkal, zengin süpermarketi devirdi. Sihir de bitti.

***

Beşiktaş bir özel maç için yine Gençlerbirliği deplasmanında. Kadroda 19’unda Adalı bir genç. Beyoğluspor’dan denemek için alınmış, nihayet aşkı Beşiktaş formasını giymiş, belki rüyası gerçek olacaktı. 2-1 kazandıkları maçta çok iyi oynadı. Sonra Siyah-Beyaz’la 3 Atatürk Kupası maçına çıktı. Soyunma odasında Baba Hakkı yaklaştı:“Evladım sen bize gelme, ufaksın, seni yerler.”

Kasapoğlu da gitti, yıllarca İstanbulspor kaptanı oldu. O Gençler maçından 61 yıl sonra Yunanistan’dan İstanbul’a adeta ölmeye döndü!

Ankara’da Gençler maçında o Siyah-Beyaz formayı giymek ömrünün tesellisi olmuştu. Yani bu işler kolay değildi!

BABEL'İN KARTI KIRMIZININ AĞABABASI

BÜLENT YAVUZ

Maçın hakemi Halis Özkahya, sezona baktığımızda tartışılmayacak hakem konumunda. Güzel maçlar yönetti. Bu maç da onlardan biriydi. 48’de Babel’in rakip oyuncunun çenesine gelen tekmesi tartışmasız kırmızı karttı. Bir hakem, bir oyuncunun sağlığını koruyacaksa işte böyle davranmalıdır. Kafa bölgesine gelebilecek müdahaleler oyuncular için çok tehlikelidir. Bunlar yasaklanmış hareketlerdir. Hakemin kırmızısı yüzde yüz doğru. Tabir-i caizse kırmızının ağababasıydı. 87. dakikada Quaresma’ya yapılan müdahale açık bir penaltıydı, hakem de düdük çalarak beyaz noktayı gösterdi. Yüzde yüz doğru karardı. 90+3’te Zeki Yavru’nun, Tolgay’a müdahalesi biraz Babel pozisyonunu andırsa da topla oynama isteği ve ayağın yerden kalkmaması nedeniyle sarı kartın doğru olduğunu düşünüyorum.

GÜNEŞ VE KARA BULUTLAR

CEVDET ERGUN

“Beşiktaş’ın bugün maçı var, özlemiştik” diyerek sabırsızlıkla dakikaları sayanlar, hiç kuşkusuz Başkent’te böyle bir Kartal beklemiyordu. Sıralamada kim üstte, kim dipteydi kimse anlayamadı! Beşiktaş, Güneş döneminde 3-1’lik Başakşehir faciası da dahil, oyunuyla hiç bu kadar sevenlerinin yüreğini karamsarlığa itmedi.

Milli araların ardından yaşanabilecek zaafiyet ve puan cetveline bakıp ‘rakibi çantada keklik’ görme hastalığı Siyah-Beyazlı ayaklara da nüfus etmişti. Üstüne cuma sendromu eklenmişti. Belli ki Güneş’in de sahadakilerin de aklı Monaco’daydı. Bu hafife alma da cezasız kalmadı. Kendisini Süpermarket gören Beşiktaş, ‘Bakkal’ın mücadele azmi karşısında pes etti! Bu ligde Bakkal hesabıyla deftere 3 puan yazılamazdı, mücadele etmeden kazanılamazdı... Biraz da yönetimin isteğiyle Lens ve Negredo’ya kazanmak için kredi veren Şenol Güneş, şampiyonluk kredisini de tehlikeye attı.

G.Birliği ceza alanı önüne tüm askerleriyle barikat kurmuş, Kartal’ın giriş çıkışını kısıtlamıştı. Kaleye yaklaştırmadılar, her kapılan topla Serdar, Muriqi ve Khalili’yle akıllı çıkıp geriye koşturup rakibi yordular.

Oğuzhan’ın adresi bulmayan pasları, ıslıklanan Caner’in baskı altında hataya davetiye çıkarması, pas alamayan Talisca’nın hayalet süvari gibi dolaşması... Kartal grip olmuş, içinden hiçbir şey yapmak gelmeyen hasta gibiydi. 16’da da Vedat Muriqi’den golü yedi. Trabzon maçındaki gibi soldan gelişen atakta Caner-Tosic ikilisi genel izleyiciydi. Sanki Beşiktaş, oyun hafızasını kaybetmişti, kanatlar değişiyor, Negredo savunmadan top çıkarıyordu! İlk 45’te sahada Atiba dışında herkes derin uykudaydı...

İkinci yarıda Babel ve Quaresma girdi, “Kartal rayına oturdu” diye düşünürken, ağlarını ören kaderin bir sürprizi vardı. Babel kariyerinin en hızlı kırmızısını yedi. Bu kadar tecrübeli bir oyuncu, çevre kontrolü yapmadan nasıl böyle bir hata yapabilir, inanılır gibi değildi.

Tamam hava soğuktu, zemin kötüydü, ancak sürekli kayıp düşen Beşiktaşlılar’ın olması tesadüf müydü? Kontra kovalayan G.Birliği, 73’te ikinci golü bulduğunda Güneş’i kara bulutlar sardı.

Sahada çırpınan tek isim vardı, Quaresma... Ortalar yaptı, takımının voltajını artırmaya çalıştı, bir de penaltı kazandırdı. Ancak pili biten arkadaşları, onun enerjisine yetişemedi. Tel tel dökülen Oğuzhan çıktığında, atı alan köprüyü çoktan geçmişti. Beşiktaş, son 10 dakikadaki baskısıyla -hak etmemesine rağmen maçı beraberliğe de getirebilirdi. Asist yapan Rantie biraz dikkatli olsa, 3-4’ü de yiyebilirdi. Dün geceki görüntü Monaco’da kazanılsa bile, öyle kolay hazmedilecek gibi değildi.

GENÇLER ÇOK MESUT

Ligin en kötü defans yapan ekibi, dün ‘takım’ olarak mücadele ettiğinde neler yapabileceğini gösterdi. Dersine çok iyi çalışan Mesut Bakkal, Güneş’i mat etti.