Galatasaray - Gençlerbirliği maçı yazar yorumları

Bu, kuşkusuz Emre ve Onyekuru’nun kadroya dahil oluşu ve Feghouli’nin yeniden doğuşuyla mümkün oldu. Lemina’nın yokluğunda geçen hafta Belhanda bu hafta Taylan’la da başarılı olabilmek de değerli.

Bütün bunlar Marcao, Ömer, Seri ve Mariano’nun topu hızla hiç beklemeden boş alana aktarmak için gösterdikleri yoğun çabaya dayanıyor. Sağdan sola, özellikle derinliğe atılan toplarla Galatasaray kontrol edilmesi zor bir dinamizme ulaştı.

Dün kendilerini çok yormadan düşük viteste kazandılar. Falcao ve Onyekuru biraz dikkatli olsa çok daha büyük fark da mümkün olabilirdi.

Ligin en zor deplasmanlarından Sivas’la başlayacak Beşiktaş ve Başakşehir, Trabzonspor maçlarını da içeren 6 maçlık periyot. Kader yolu açıldı...

UĞUR MELEKE

Size dün Seyrantepe’de oynanan maçın yıldızları Linnes, Adem ve Emre Akbaba’ydı desem, herhalde delirdiğimi düşünürsünüz.

Nasıl yani, oynamadıkları (ya da çok az oynadıkları) halde mi? Evet, aynen öyle. Sebebi de hayatın basit bir prensibi: Şu hayatta hangi mesleği icra ediyorsan et, alternatifin kadar güçlüsündür.

Linnes, Galatasaray saflarına katıldığından beri Mariano’nun çıkışı ortada. Emre ve Adem’in muhteşem Ocak-Şubat performansları, Falcao’yu, Ömer’i, Feghouli’yi istim üstünde tutuyor.

Galatasaray devre arasında üçü dışarıdan, dördü içeriden yedi transfer yaptı: Saracchi, Onyekuru, Sekidika, Linnes’le birlikte sakatlıktan dönen Emre-Falcao ve Antalya maçıyla futbolla tanışan Taylan...

Ve bu 7 adam öncesi ligin elit kadroları arasında olmayan Galatasaray, bugün ülkenin en iyi kadrolardan biri. Belki de en iyisi. Sarı-kırmızılılardaki en büyük değişim bu.

ERMAN TOROĞLU

Galatasaray, uzun zamandır iyi oynamıyordu ama kazanıyordu. Nasıl kazanıyordu? Ferdi başarılarla… Takım oyununu iyi oynayamıyorlardı.

Muslera, Türkiye'ye gelen yabancı oyuncular içinde parasını yüzde 100 hak eden bir oyuncu. Özellikle bir kalecinin kötü oynadığı maçlar, hatalı oynadığı maçlar olacaktır. Muslera'nın hatası olmadı mı? Oldu… Şöyle bir bakalım; yüzde 5 değildir! Dün gece de o serbest vuruşu üst köşeden çıkarmak her kalecinin harcı değil.

Resmen boyunu uzattı.

Galatasaray hem Fenerbahçe maçı, hem de bu maçta takım olarak oynamaya başladı. Birbirleriyle iyi yardımlaştılar, sahaya iyi yayıldılar, tam bir orkestra havası verdiler.

Attıkları kadar, kaçırdılar… Hatta daha fazlasını… Ama şu var;

Galatasaraylı oyuncular hem oynadıkları oyundan keyif aldılar, hem de seyredenlere keyif verdiler.

Peki bundan sonra ne olur?

Şu gözüküyor; Önümüzdeki hafta deplasmanda Sivas, sonraki hafta da içeride Beşiktaş maçları var.

Galatasaray, daha sonraki bütün maçları unutarak bu iki maçtan 6 puan çıkarırsa, şampiyonluk kupasının bir kulbunu tutar.

Diğer kulbunu hangi takım veya takımlar tutar? Onu da görürüz.

Hakem için şunu söyleyebilirim;

Aynı kartları bazı oyunculara verdi, bazı oyunculara vermedi. Seyretsin, ne demek istediğimi anlar.

Sarı-kırmızılılar biraz kımıldayınca seyirci de sahaya gelmeye başladı.

Bu iş böyle işte…

ALİ ECE

Onyekuru’nun hızı, bizim lig ortalamasının o kadar üstünde ki ona en kaliteli pas atılmasa bile topla buluşup etkili oluyor. Hele iyi paslar gelince Onyekuru maçı koparıyor: İlk 22 dakikada Seri beş kez Onyekuru’yu savunma arkasına kaçırdı.

Zaten maçın başında Ömer’in çok iyi kullandığı kornerde Donk’un golü erkenden gelince Galatasaray, Gençlerbirliği’ne sürpriz imkânı bile vermeyeceğini gösterdi. Ömer’in ligdeki 10. asistine imza attığı kornerde topu gönderdiği yerde hem Falcao hem de Donk yükselirken rakipten sadece bir oyuncu o da kıyıdan köşeden topa doğru yükseliyordu.

Galatasaray maçın kalanında da o pozisyondaki gibi Ankara ekibini sürklase etti. 2. golde Mariano sezonun 2. yarısında döndüğü fabrika ayarlarının alameti farikası ‘Al da at’ paslarından birini verdi. Falcao bir de 69’da özel fırsatçılığını konuşturdu. Lemina yokken Emre yerine defansif açıdan daha savaşçı olan Taylan tercihi doğruydu.

Galatasaray en son 8 yıl önce ligde daha uzun bir galibiyet serisi yakalamıştı. Lakin bu kez yıllar sonra gelen Kadıköy’deki galibiyet takıma ekstra bir hava da katmış.

AHMET ÇAKAR

Galatasaray doludizgin gidiyor. Öyle mükemmel, harika oyun da yok ama özellikle kendi evinde birden maçı kopartıveriyorlar.

Galatasaray'da bazı oyuncular inanılmaz kritik. Onlar iyiyken Türkiye'de sarı-kırmızılı ekibin yenemeyeceği takım yok.

Öncelikle pek tabii ki kaleci Muslera...

Her yönüyle Türkiye'nin en iyisi. Sonra isimsiz kahraman Donk. Defans oyuncusu ama geçen hafta Kadıköy'de beraberliği getiren golü attı. Dün gece de kornerden gelen golle perdeyi açtı. Ve şimdi başrol oyuncularına gelelim... Falcao iyidir- kötüdür demek ona saygısızlık.

Kariyeri, geçmişi belli. Fizik olarak yarım hazır da olsa ceza alanı içinde tek vuruşu en iyi yapan, dünya çapında oyunculardan biri. Dün gece de iki gol attı. Hele attığı son gol müthiş. Feghouli çalım atayım derken rakipten seken top Falcao'nun önüne düştü. Topu alışı, belli bir açıyla yaklaşımı ve vuruşu mükemmel.

Onyekuru... Türkiye'nin en çabuk, en tehlikeli forveti. Defansın üç metre arkasından başlıyor, 10. metrede yakalayıp 15. metrede önüne geçebiliyor.

Tamam, gol kaçırıyor, bazen pas zamanlamasında da hata yapıyor ama Galatasaray'ın bu hale gelmesinde büyük etkisi var.

Mariano ve Feghouli de sağ tarafı çok iyi kullanıyorlar. Sonuçta Galatasaray, sıkmadan, zorlanmadan 3 puan daha alıverdi.

Haftalar önce 7. sıradayken art arda kazanarak şampiyonluğun en önemli ortaklarından biri oldular. Düşünebiliyor musunuz, 'İlk 3'e girer mi, giremez mi' diye tartışırken 'Şampiyon olacak galiba' dediğimiz durumlara geldik.

Maç hakemsiz de oynanırdı, kritik fazla pozisyon olmadı. Gençlerbirliği de fazla sıkmadı. O halde Arda Kardeşler için de çok iyi maç yönetti demek zorundayız.

ŞANSAL BÜYÜKA

Galatasaray takımını “Maraton” koşan atlete benzetiyorum. Uzun mesafeli bu yarışa her yıl sakin başlıyor, genellikle gerilerde kalıyor, hatta gözden kayboluyor. Galatasaray’ı iyi bilmeyenler “Yarışa havlu attı” sanıyor.

Oysa öyle değil... Galatasaray usta bir koşucu gibi nefesini ayarlıyor, gücünü ayarlıyor, mesafeyi ayarlıyor, mesafe kısalmaya başlayınca hızını arttırıyor, önde koşmaktan yorulan rakiplerini geride bırakıyor ve genellikle yarışı hedefe vararak tamamlıyor.

Süper Lig’in 2020 sezonunda değişen bir şey yok. Galatasaray, aynı Galatasaray... “Gözden kayboldu, havlu attı” diye düşünülürken, her sezon olduğu gibi önce gölgesi, sonra kendisi göründü. Sakin ama kararlı geliyor. Heyecanlanmıyor, telaş yapmıyor, eli-ayağı birbirine dolaşmıyor.

Eee, buraya kadar her şey çok iyi... Galatasaray 8’de 8 yaparak buraya kadar geldi. Bu hafta şampiyonluk adaylarından Sivas’a gidiyor. Bakalım seriyi devam ettirip 9’da 9 yapabilecek mi, yoksa “9 mu doğuracak”... Açıkçası çok meraktayım.

SERDAR ALİ ÇELİKLER

• Duran top kullanma ustası var. (Ömer Bayram). Bu maçta hiç yoktu ama yine bir asisti var.

• Kafa golü atabilen stoperi var. (Donk) Fener'den sonra Gençlerbirliği de kafa vurabilecek tek ismi marke edemedi.

• Geriden ilk pası çıkaran iyi bir registası vardı (Lemina) o yokken pasla çıkabilen bir başka regista daha buldu (Seri)

• Ceza alanı striker'ı dünya çapında.

• Formunu yavaş yavaş bulsa da hala geçen yılki seviyede değilse de yetenekli ve çalım atabilen kanat forveti var. (Feghouli)

• Artık özellikle 1-0'ı bulduktan sonra çok etkili olan sprinteri var. (Onyekuru)

• Skora katkıda bulunabilen 2 atak beki var.

• Skor 2-0 iken rakibin tek etkili şutunda gole izin vermeyip skoru tutan birinci sınıf bir kalecisi var.

• Geriden de gelse önde de gitse ligin her zerresini bilen son derece tecrübeli bir hocası var ve artık işinin başında.. (Evet ligin ilk yarısında işinin başında değildi.)

• Artık havaya girmiş seyircisi var.

Galatasaray bu ligde şampiyonluk için nasıl bir kadro kurulması gerektiğinin birebir örneği...

Galatasaray, Trabzonspor ile birlikte en kuvvetli şampiyonluk adayı. Artık çok anormal bir gelişme olmazsa misal dramatik bir sakatlık yaşanmazsa, 10 hatta 9 kişi kalınan bir maç olmazsa, potansiyel 51 puanın 45-47'sini alacağını tahmin ediyorum.

Haftaya Sivas deplasmanından 3 puanla dönerlerse çok önemli avantaj elde ederler. Beraberlik de kötü skor olmaz Galatasaray için. Bu maçtan sonra, Başakşehir ve Trabzonspor maçları dışında tüm maçlarda kesin favoriler. Hep söylediğim gibi Galatasaray 2-3 puanlık küçük farklarla şampiyonluktan olursa bunun sebebi ligin 2. yarısındaki performansı ile değil ilk yarıdaki berbat süreç dolayısıyla olacak.

Gençlerbirliği sadece defans yapan kapan-çık takımlarından değil. Oynamaya çalışıyorlar. Baiano da gayet iyi bir oyuncu. Hakem Arda Kardeşler iyi maç yönetti. Ancak MHK, Trabzonspor'un kalecisinin kardeşi olan bir hakemi Trabzonspor'un şampiyonluk yolundaki rakibi Galatasaray'ın maçlarına vermemesi lazım. Ha keza 'selfieci' Ümit Öztürk'ün de Trabzonspor-Sivasspor ve Başakşehir maçlarına verilmemesi lazım.

İBRAHİM YILDIZ

Şehit haberlerinin ardından tüm maçlarda oyuncular, teknik adamlar tek yürek olmuşçasına Mehmetçik'e selam çaktı…

Tribünleri dolduran taraftarlar, oynanan oyundan çok birlikte olma ruhunu sahaya yansıttılar. Ay–Yıldızlı bayraklarla donatılan stadı dolduranlar, İstiklal Marşı’nı bambaşka bir duygu ve coşkuyla okudular…

Gün birlik olma günüydü…

Bunu tüm yurttaşlar gibi spor severler de en içten duygularla dile getirdiler. Dosta düşmana gösterdiler…

Sarı-Kırmızılılar şampiyonluğa inanmışlar. Fenerbahçe maçı onlar adına bir dönemeçti. Rahat geçtiler. Arka arkaya sekizinci karşılaşmada Gençlerbirliği’ni de yenerek şampiyonluk inancını pekiştirdiler…

Zirve inadını ısrarla sürdürdüler. Arada ki büyük puan farkını kapatmayı başardılar. Fire vermeden kazanma serisini sürdürmeleri inancın zaferiydi…

Şampiyonluk yolunda emin adımlarla yürüyen Galatasaray’ın hafta sonu yapacağı önemli bir maç daha var. Kendisi gibi şampiyonluk kovalayan Sivasspor ile oynayacaklar. Bu maç bir çok şeyi belirleyecek…

Sivasspor’da deplasmanda kazanarak puanını 48’e çıkardı tıpkı Galatasaray gibi. Bu maç bir anlamda final niteliğinde olacak her iki takım adına…

Puan durumuna bakıldığında yarışı sürdüren Trabzonspor, Sivasspor, Galatasaray ve Başakşehir’i görüyoruz. Trabzonspor’un bir maçı eksik. Başakşehir ise bugün 3 puan için sahaya çıkacak…

4 takımın birbirini takip etmesi şampiyonluk yarışını heyecanlı hale getiriyor…

Bu takımların sezon sonu planını en çok etkileyecek haftayı yaşayacağımızı da vurgulayalım…

Fatih Terim ve öğrencileri, Gençlerbirliği maçını çok ciddiye almışlardı. Son dakikaya kadar gol aramaları bir yana, coşkulu oyunları taraftarlarını heyecanlandırdı. Oyun üstünlüğünü rahat kazandılar. En rahat maçlarından birini oynadılar açıkçası…

Sarı-Kırmızılılar oyunu riske etmeden, dikkatli oynadılar. En çok dikkat çeken ise hızlı oyunu tercih etmeleriydi. Topla oynamak yerine topu oynattılar. Kenarları iyi kullandılar. Özellikle sağ kanat çok iyi çalıştı. Donk’un açılışı yapması işi bir anlamda kolaylaştırdı. Savunma oyuncusu olmasının yanı sıra duran toplarda fizik avantajını iyi kullanan Donk yine golünü attı…

Galatasaray’ın önemli bir avantajı ise, sakat oyuncularının geri dönmesi. Falcao tam olarak hazır olduğunu gösterdi. Sonradan oyuna giren oyuncuların performansları dikkat çekti. Fatih Terim, iyi bir kulübe ile daha rahat. Elinde 3 tane golcünün olması ve hepsinin form grafiğinin yüksekliği rakiplerine bir anlamda gözdağı…

Saracchi, Onyekuru, Mariano sahanın yıldızlarıydı. Ömer için bir şey söylemeye gerek yok. Her maç olduğu gibi üstün performansını yine sürdürdü…

Gençlerbirliği galibiyeti Galatasaray’a şampiyonluk yolunda büyük moral verdi. Bundan sonraki maçlara bu motivasyonla çıkacaklar. Canlı, coşkulu,istekli oyunları ve en önemlisi kazanma arzusu Sarı-Kırmızılıları hedefe doğru götürüyor…