Teknoloji devinden Türkiye’nin akıllarına yatırım

Cisco İnovasyon Merkezi, İstanbul Cisco ofisinin yanı sıra, birçok kamu kuruluşunun da ortak çalışmasına ev sahipliği yapacak. Şirketin dünyanın farklı noktalarındaki diğer 9 merkezinden bugüne dek son derece kullanışlı, bir o kadar da enteresan projeler ortaya çıkmış. Toplam 4 bin 500 metrekarelik merkezi açılış öncesi ziyaret ettim ve Türkiye’deki operasyondan da sorumlu olacak Jack Allen ile konuşma fırsatı buldum.

HOUSTON BİR YILDA SONUÇ ALMIŞ

Teknoloji şirketlerinden hep ülkemiz önemli, burası çok başka mealinde sözler duyuyoruz, dolayısıyla bu tarz ‘çok önemli’ merkezler için ilk yaptığım işin inandırıcılığını sorgulamak oluyor. Allen’ın kafası bu konuda rahat. Houston’daki merkezi örnek gösteriyor. Geçen yıl kurulan merkezde, artırılmış gerçeklik, konum bazlı kablosuz alanlar, giyilebilir teknolojiler ve enerji yönetimi çözümleri üzerine çalışmalar yürütülüyor. Bunlar içinden somut bir üretim olup olmadığını sorduğumda neşeleniyor.

Hyperlocation’dan bahsetmeye başlıyor. Anlattıklarına geçmeden önce, lojistik denince, birçok insanın aklına kargo taşımacılığı geldiğini, ancak bunun yeterli bir açıklama olmadığını söyleyeyim. Lojistik, bunu da kapsıyor ama organizasyon, planlama, yönetim, mühendislik, koodinasyon, yürütme gibi birçok faaliyeti içeriyor. Sadece fiziksel metaların değil, bilginin, belgenin de bir noktadan diğerine seyahatinin tüketim noktasına olan tüm kurgusu, lojistik anlamına geliyor.

KENDİ FABRİKASINDA %12 ENERJİ TASARRUFU SAĞLADI

Gelelim Allen’ı heyecanlandıran teknolojik bulguya. Kablosuz ağ ya da düşük enerjili Bluetooth (BLE) kullanarak hassas konum verisi alabildiklerini belirtiyor. Böylece birçok cihazın, ürünün ya da giyilebilir teknolojiyle çalışanların yerlerini görebilmek, haritasını çıkartmak, bunun üzerinden de verimliliği artıracak ya da kendi verdiği örnekte olduğu gibi, iki forkliftin çarpışmasını önlemek gibi çözümler ortaya çıkabiliyor.

Bu basit bir anlatım gibi görünebilir ama iş geleceğin teknolojileriyle birleşince çok daha anlamlı oluyor. Amazon gibi devlerin ABD’de yaptığı gibi tamamen otomatik bir depo oluşturabilirsiniz. Cihazlarınızı öğrenen bir sistem ile çeşitli senaryolarda çalıştırarak da gelen kutuları en verimli şekilde depolayabilir, gerektiğinde kolayca etiketleyip gönderebilirsiniz. Bunlara öğrenen bir makine eklediğinizde, bir süre sonra hangi kutunun daha önce gönderileceğini ya da hangi kutuların birlikte gönderileceğini tahmin ederek verimliliğinizi daha da artıracaktır.

Bu kadar çok haberleşen cihaz olduğunda, insanın aklına işin enerji boyutu da geliyor. Allen, algılayıcıları bu konuda da işe yaradığının altını çiziyor. Şirketin Malezya’daki kendi fabrikasına kurduğu 1.000 adet algılayıcıdan gelen veriler incelendikten sonra, yeni bir senaryoya geçilerek yüzde 12 daha düşük enerji tüketimi mümkün olmuş. Parasal karşılığı mı? 1 milyon dolar tasarruf. Hiç fena değil.

TÜRKİYE'YEBAŞLANGIÇ YATIRIMINI YAPTI

Bu gibi teknolojilerin buradaki yenilikçilik merkezinden çıkması işten değil. Peki neden Türkiye’ye bu kadar güveniyor? Türkiye’deki gençlerin enerjisine ve atılganlığını anlatıyor. İlk kez Startup İstanbul’a katıldıklarında durumu fark etmişler. Bu sebeple, girişimcilik ekosistemine yakın olmak istemişler. İTÜ de bu anlamda Cisco’ya ciddi bir fırsat sunuyor.

Cisco’nun Türkiye’deki bu merkeze başlangıç yatırımını yaptı. Merkez açıldığında, şirketin iş ortaklarından oluşan ekosistem de buraya entegre olacak. Bakalım buradan ne gibi yenilikler çıkacak, bunların takipçisi olacağım.