Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Röportajlar Demet Akbağ: Ayrı yaşamak güzel oluyor

        Merkez noktası fiziki güzelliğe dayanmayan karakter oyuncularının da başrol oynayabileceğini ve bunda devamlılık sağlanabileceğini gösterdi.

        13 filmle ‘Vizontele’nin Türk sinemasında başlattığı yeni dönemde en çok başrol oynayan oyuncu oldu. Filmlerinin izleyici sayısı 24 milyon. Demet Akbağ... Murat Şeker ile Ali Tanrıverdi senaryoyu yazmaya başladıktan sonra bir gün kapısını çaldı.

        - “Biz böyle bir senaryo yazıyoruz. Sizin de başrolde olmanızı istiyoruz. Senaryoyu getirelim siz de bir bakın, üzerine konuşalım. Bize önerileriniz olabilir.”

        - “Tamam. Mesleğimiz film yapmak. Siz benimle film yapmak istiyorsunuz. Çıkacak işe güveniyorsunuz. Neden olmasın?”

        REKLAM

        Murat Şeker, Ali Tanrıverdi ve Demet Akbağ, yola bu diyaloğun sonrasında çıktı. Sugar Workz Film ile TAFF Pictures ortak yapımı olarak çekildi. Aile terapistlerinin tavsiyesiyle tatil için yola çıkan Mutlu Ailesi’nin macerası gösterime 23 Şubat’ta girecek.

        ‘Görevimiz Tatil’... Demet Akbağ, iki çocuklu bir ev kadını olan ‘Türkan’ı canlandırdığı ve senaryosuna katkıda bulunduğu yeni filmiyle yeni bir heyecan yaşıyor.

        Karakter oyuncusu olmasına rağmen yapımcıların neden peşinden koştuğunu, kendisinin üzerine neden senaryolar yazıldığını ‘Görevimiz Tatil’de bir kez daha gözler önüne serecek.

        -Peki oyuncuların kolektif hale geldiği günümüzde onca yıllık deneyimine, bilgi birikimine ve yeteneğine rağmen neden senaryo yazmıyor, yönetmenlik yapmıyor? Demet Akbağ, bu sorunun cevabını ve özel hayatındaki radikal değişimi HT Magazin'den Mehmet Çalışkan'a anlattı.

        *Senaristlik, yönetmenlik ve yapımcılığa da yönelerek kolektif hale gelen oyuncular çoğaldı. Ya siz?

        Ben yazılan üzerine fikir yürütmeyi seviyor, bu işte daha iyi olduğumu düşünüyorum. Cesaretsiz mi de, tembel mi de. Ne dersen de. Acaba o işler için vaktim mi gelmedi? Her şeyin en iyisi olsun tavrım da var. Yazdıklarım içime sinmiyor galiba. Yazıp yazıp yırtıp atılır ya. İşte o hale geliyorum. Henüz ortaya çıkmış bir şey yok ama inan kafamda çok fazla fikir var.

        REKLAM

        *Kolektif olmak günümüzün bir zorunlu gereksinimi midir?

        Olabilir. Ayrıca insanların çok yaratıcı fikirleri de olabilir, buna güveniyor da olabilirler. Bu çok doğru bir şey. Her zaman da ‘Bana bir teklif gelsin’ diye beklemek zaten doğru değil. Ben o ‘Bana bir teklif gelsin’ ekolünden geliyorum ama kolektif olan meslektaşlarımı son derece takdir ediyor ve zaman zaman da kıskanıyorum. Belki de ben başlamaya cesaret edebilsem gerisi gelecek ama.. Belki de hiç filmsiz kalmadığım, ‘Bana telkif gelmiyor, bari oturayım da kendim yazayım’ durumuna düşmediğim için yazım konusunda tembellik ettim. Bugüne kadar hep yapacağım bir şeyler oldu. Ama belki biraz daha oyuncu olarak bir köşeye çekilirsem...

        *‘Bir köşeye çekilirsem’ ile ne demek istediniz, yoksa yoruldunuz mu?

        Yorulmadım da yorgun düştüm diyeyim. Bir süre sonra ‘Ben şimdi bunu niye yapayım?’ sorusu sıkça sorulmaya başlanıyor. Bu sorunun üç tane geçerli cevabını bulmazsam, biraz küsüyorum. O yüzden de yapmak istemiyorum. Farklı bir şeyler arıyorum. O farklı bir şeyi bulmadan sırf bir şey yapmış olmak için yapmıyorum. Hiç utanacağım bir işin içinde olmadım. İşlerimin kendime göre inandığım köşe noktaları vardır.

        REKLAM

        *Az önce sözünü ettiğiniz o geçerli cevaplar nelerdir?

        Yeni işimdeki karakterin daha öncekilere benzememesi, senaryonun diyeceği bir sözünün olması ve iyi bir ekiple çalışmak.

        *Yeni dönem Türk sinemasının en çok başrolde yer alan oyuncususunuz. Sizin alameti farikanız nedir?

        Alameti farikamın ne olduğunu kendimin söylemesi biraz tuhaf olur. Ne bileyim... Herhalde oyuncu olarak geniş bir yelpazemin olması. Komedide de varım, dramda da. Fazlasıyla farklı tiplere girebilme, şive yapabilme yeteneğim var. Senaryoların bir kadının daha fiziksel özelliklerine dayalı olmasındansa, bir hikâyesi, bir sözü olunca iş oyuncuya düşüyor. İyi bir oyuncuya...

        *O halde izleyicinin talebinin yakışıklı erkeklerle güzel kadınlar yerine, hikâyenin hakkını verecek oyuncuları görmek istemesine evrildiği yönündeki görüşüme katılırsınız. Değil mi?

        Evet, katılırım.

        REKLAM

        *Bu evrilmenin öncüsüsünüz...

        Güzel bir döneme denk gelmiş demek ki. Sinemaya 20’li yaşlarda değil olgunluk döneminde başladım. Hep karakter rollerde var oldum. O kadar gençken karakter rolleri oynamak daha zor. O yaşlardaki bir kadınlarda daha fazla fiziksel özellikler aranır.

        *Sinemadan sonra tiyatroya da ilgi oldukça arttı. sizce ne oldu da bir uyanış dönemine girildi?

        Televizyonda iş yapan genç oyuncu arkadaşlarımızın hepsi tiyatro yapıyorlar. Bu çok sevindirici. Televizyonda gördükleri oyuncuları tiyatroda da görmek insanların hoşuna gidiyor. Gençler tiyatroya oldukça ilgili hale geldi. Ve elbette sahnelenen oyunlar çok güzel.

        *Artık sahnelenen oyunların çoğu Türk yazarların eseri. Sinemada Türk filmlerinin daha çok izlenmesi gibi Türk yazarlarının eserlerinin daha çok sahnelenmesi seyirciyi tiyatroya çekmiş olabilir mi? Ne dersiniz?

        REKLAM

        Evet tabii. Bizden çok fazla eser sahneleniyor. Haklısın. Bence bizi bize anlatılan eserlere seyircinin ilgisi daha da fazla oluyor. Bir dönem neredeyse hiç yerli oyun yazılmıyordu. Şimdi neredeyse her özel üniversitede sinema, televizyon, tiyatro bölümleri var. Bir de özel kurslar. Ayrıca yazarlık eğitimi de veriliyor. O eğitimi alanlar yazma konusunda daha cesaretli oluyorlar.

        *Acaba biraz daha mı özgürleşildi? Belli kalıpların içine girilmeden daha mı özgürce yazılıyor?

        Tabii ki, tabii ki. Ayrıca yazılanların vücut bulacağı, gözler ünene serileceği mecralar da çoğaldı. Örneğin televizyondaki işler. Genç arkadaşlarımız yazdıklarını gösterme, kendilerini sınama şansını daha çok bulabildekleri için neyin doğru, neyin yanlış sonuçverdiğini daha iyi görebiliyorlar.

        "HER ŞEY ÇOK HIZLIYDI"

        *Neden tiyatro yapmıyorsunuz?

        İnan bana büyük bir araştırma halindeyim. Ustalarım ‘Tiyatroda arayı uzatmamak gerekir’ derdi. Şimdi onlara hak veriyorum. Arayı fazla açınca zihinde ‘Bu mudur şimdi, ben bu oyunla mı geri dönüyorum? Dur biraz daha okuyayım, dur başka bir şeye de bakayım’ beliriyor. İçime sinen bir oyunla sahnede olacağım. Tiyatroyu gerçekten çok özledim.

        REKLAM

        *Tatminsizlik mi yaşıyorsunuz?

        Aynen öyle. Sahnede kalabalık olmayı seviyorum. İki kişilik bir oyun da olur. Tek başıma olmaktan çok hoşlanmıyorum. O benim tarzım değil.

        *‘Bir Demet Muhabbet’ adlı tek kişilik gösteriniz olmuştu...

        Orada kendi hayatıma ait şeyler anlattım. Ama insan devamlı da kendini anlatamaz. Şimdi sosyal medyayla herkes herkesin hayatını takip edebiliyor. Ben başkaları olmak, başkaları üzerinden başka hikâyeler anlatmak istiyorum. O bana daha cazip geliyor O yüzden küçük bir Türkiye turnesi yapıp bıraktım. Ben birazcık oyuncu olarak kendimden sıkıldığım için...

        *‘Oyuncu olarak kendimden sıkıldım’ mı dediniz? Yanlış mı anladım?

        Zaman zaman öyle de düşündüğüm oluyor. Son 4-5 yılda biraz fazla değişti her şey çok hızlandı. Biraz ben geride kalıp seyretmek istiyorum galiba. ‘Gelin ben size şahane bir şeyler anlatacağım, ne kadar yetenekli olduğumu göstereceğim. Beni alkışlayın’ demeye biraz utanır oldum. Niye bilmiyorum, belki de benim bir branş değiştirmem lazım Mehmet. İstiyorsan o ayrı bir röportaj konusu olsun. Ne olursun onları sonra konuşalım. Öyle bir durumdayım.

        REKLAM

        "İYİ BİR ŞEY VALLAHİ"

        *Özel hayatınızda radikal bir değişim yaşadınız. Eşiniz Çeşme’ye neden yerleşti?

        Emeklilikten sonra kurduğu iş hayatı orada. Bizim için de iyi oldu. Ali ile sık sık gelip gidiyoruz. Zafer de öyle. Orada çok mutlu ve huzurlu. Hem istediği şeyi yapıp, sevdiği yerde yaşıyor. Biz ailecek iki ev durumundan keyifliyiz. Özlem de oluyor. Daha da güzel oluyor.

        *Eşlerin farklı şehirlerde yaşaması iyi mi? Son dönemlerde Böyle bir akım mı var?

        İyi bir şey vallahi. Herkesin kendi istediği şeyi yapması, kendi özel hayatı olması gerek. Hani denir ya; ‘Herkesin bir arka bahçesi vardır’ diye. Hakikaten o arka bahçesinde kendine göre bir hayatı olması bence güzel bir şey. Bu durum ilişkileri daha da kıymetli kılıyor. İç içe geçmiş, her saniye, her dakika, her nefeste yan yana olunan, her türlü hesabın verileceği ilişkiler daha kısa süreli sanki. Çünkü insan tek başına kalmak da istiyor kendi hayatı olsun da. Böyle olması hayatını paylaştığın kişiyi sevmediğin anlamına gelmiyor tabii. İnsanlar birbirlerine özgür alanlar tanıdığı sürece ilişkileri daha sağlıklı yürüyor. Ben ona inanıyorum.

        BURÇLAR

        Şurada Paylaş!
        Yazı Boyutu

        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ

        Habertürk Anasayfa