Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Kültür-Sanat Opera-Bale Acosta Danza’yı kuran Carlos Acosta e İş Sanat sahnesine çıkıyor

        İngiliz Ulusal Balesi, Paris Opera Balesi, Amerikan Bale Tiyatrosu, Bolşoy Balesi ile çalışarak kariyerinde yıldızlık unvanına erişti. Carlos Acosta, ülkesi Küba’da kurduğu dans grubu ‘Acosta Danza’ ile dünyanın dört bir yanında farklı topluluklarda edindiği deneyimleri gençlere aktarıyor. Adil bir ortamda çalışmayı sevdiğini söyleyen sanatçı, ekipteki tüm dansçıların hem klasik bale eğitimi hem de modern dans eğitimi almış, tekniği çok güçlü dansçılar olduğunu ekliyor. Tutku, azim ve mükemmeliyetçiliğin bir sanatçı için 3 anahtar kelime olduğunu; dans sayesinde Küba sokaklarında öylece dolaşan biri olmak yerine insanlara dokunan, onların yaşamına anlam katan biri olarak özgürleştirdiğini anlatıyor. Hayalini gerçek kılarak bir araya getirdiği ekibi Acosta Danza ile Londra Saddler’s Wells’teki prömiyerinin ardından 6 ve 7 Kasım akşamları İş Sanat’ta sahne alacak Carlos Acosta, İstanbul’a gelmek için sabırsızlanıyor. HT Pazar'dan Selin Özavcı Tokçabalaban'ın haberi...

        REKLAM

        Nasıl bir ailede büyüdünüz? Ailede sanatla ilgilenenler var mıydı?

        Yoksul ve kalabalık bir ailede büyüdüm. Evimizde ne bir kitap vardı ne de bir enstrüman, ama müzik sadece evimizden değil mahallemizden de hiç eksik olmazdı. İnsanların mutlu yaşadığı bir mahallede büyüdüm. Kübalılar tüm olumsuzluklara rağmen hayattan tat almayı bilir. Hatta sokakta yürürken bile yürüyüşlerinde bir ritim olduğunu, dans eder gibi yürüdüklerini söylerler, doğrudur da. 1980’lerde Michael Jackson çok meşhurdu ve tabii ki herkes gibi beni de etkilemişti. 9 yaşımda Küba’nın Michael Jackson’ı olmaya karar verdim. Arkadaşlarımla onun gibi dans etmeye çalışıyorduk.

        Klasik dansa nasıl başladınız?

        Dansa olan ilgimi ve yeteneğimi babam fark etti. Ama o güne kadar babam da ben de klasik balenin ne olduğunu tam olarak bilmiyorduk. Ücretsiz olduğu ve okulda yemek de verdikleri için beni bale okuluna yazdırdı.

        REKLAM

        Küba Ulusal Bale Okulu’ndaki eğitiminiz kariyerinizi nasıl etkiledi?

        Bana temelimi veren yerdir. Üstelik çok köklü de bir geçmişi vardır. 16 yaşından itibaren İsviçre’de, Fransa’da yarışmalara katılmaya başladım. Dans çevrelerinin dikkatini çekmeyi başardım ve kariyerim başlamış oldu.

        Kariyerinizdeki önemli noktalar hangileriydi?

        Birlikte çalıştığım tüm topluluklardan çok değerli şeyler öğrendim ama Paris Operası’na davet edilmem benim için çok özeldi. Bildiğiniz gibi bale Fransa’da, 14. Louis zamanında altın çağını yaşıyor ve bu gelenek bugünlere kadar ulaşıyor. Normalde Paris Opera Balesi dışarıdan dansçı almıyor ama beni onlarla düzenli olarak performans sergilemem için davet ettiler. Bolşoy Balesi’nde Spartaküs’ü canlandırdığım ve 17 yılımı geçirdiğim Royal Ballet dönemi de önemli.

        ‘İNSANLARA İLHAM VEREBİLMEK MÜTHİŞ’

        REKLAM

        Tutku, azim, mükemmeliyetçilik... İşinize olan yaklaşımınızı anlatmak için bu kelimelerden birini seçmenizi istesem?

        Üçü de... Bir sanatçı kesinlikle mükemmeliyetçi olmalı. Yaptığı işten tatmin olmamalı ve sürekli kendini, performansını geliştirmeyi, iyileştirmeyi istemeli, yeni şeyler aramalı...

        Otobiyografik kitabınızda yazdığınız hikâyenizle ilham verdiğinizi düşünüyor musunuz?

        İnsanlara ilham olabilmek çok müthiş bir his. Kariyerimin başında benim de çok etkilendiğim rol modellerim vardı. Dolayısıyla insanların da benim hikâyemden kendileri için bir şey bulabileceğini düşündüm. Hayat hep başarılarla ya da mutluluklarla dolu değil. Houston Balesi’nden ayrıldığım sırada kendimi çok depresif hissediyordum. O dönemde bu kitabı yazmaya başladım ve 10 yıl sürdü, bana da terapi oldu.

        Dans ederken en özgür hissettiğiniz anı nasıl anlatırsınız?

        Dans ederken özgürlüğü sonuna kadar yaşadığımı düşünüyorum zaten tam olarak nasıl olduğunu kelimelerle anlatabilir miyim, emin değilim. Canlandırdığım karakterin gücünü bedenimde hissetmek bana müthiş bir haz ve özgürlük duygusu veriyor. Bir de izleyiciden aldığınız alkışın sesi, işte tüm emeğime, ‘çalışmama değdi’ duygusunu yaşatıyor. Dans benim hayatımı gerçekten bambaşka bir yöne taşıdı. Küba’nın sokaklarında öylece dolaşan, insanlara dokunan ya da onların yaşamına anlam katan biri olmadan da yaşayıp gidebilirdim.

        REKLAM

        Sahne korkusu yaşadınız mı?

        Sahneye çağırılmadan o birkaç dakika önce her zaman bir tedirginlik oluyor. Bu kadar tecrübeye rağmen... Ama bu zaten olması gereken ve kontrol edilebilir düzeyde bir his.

        Sahne öncesi ritüelleriniz ya da uğurlarınız var mı?

        Hiç öyle bir ritüelim ya da uğurum yok. Sadece dişlerimi elimden geldiğince göstererek, kocaman gülümserim. Bu birlikte dans ettiğim arkadaşlara da enerji verir.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa